KÖŞE YAZISI | Hazırlayanlar: Mücahit SAV, Harun ŞAHİN
Enerji, artık yalnızca ekonomik bir konu değil; siyasi, stratejik ve hatta diplomatik ilişkilerin temel taşı hâline geldi. Küresel ölçekte yaşanan krizler, enerji koridorlarının ne kadar hayati olduğunu bir kez daha gözler önüne sererken, Türkiye ile Hazar Denizi’ne kıyısı olan kardeş ülkeler –özellikle Azerbaycan, Kazakistan ve Türkmenistan– arasında şekillenen enerji iş birliği, bölgesel arz güvenliğinin anahtarı hâline geliyor.
Hazar'dan Anadolu'ya Uzanan
Stratejik Hat
Türkiye, coğrafi konumu itibarıyla Asya ile Avrupa arasında bir enerji köprüsü olma misyonunu başarıyla yürütüyor. Hazar havzası ise, dünya enerji rezervlerinin önemli bir kısmını barındırıyor. Azerbaycan, Türkmenistan ve Kazakistan gibi ülkeler; hem zengin petrol ve doğalgaz kaynaklarına sahip olmaları, hem de Türkiye ile tarihi, kültürel ve siyasi bağları sayesinde bu denklemde özel bir yer tutuyor.
Son yıllarda özellikle TANAP (Trans Anadolu Doğalgaz Boru Hattı), TAP (Trans Adriyatik Boru Hattı) ve BTC (Bakü-Tiflis-Ceyhan Petrol Boru Hattı) projeleri ile bölgesel enerji diplomasisinde adeta bir çağ atlandı. Türkiye'nin enerji güvenliği kadar Avrupa’nın da enerji arz çeşitliliği açısından bu hatlar hayati öneme sahip.
Kardeşlikten Stratejik Ortaklığa:
Azerbaycan Örneği
Azerbaycan ile Türkiye arasındaki enerji iş birliği, sadece boru hatlarıyla sınırlı değil; aynı zamanda stratejik bir vizyonun ürünü. “Bir millet, iki devlet” anlayışı, enerji politikalarında da kendini net şekilde gösteriyor. Şahdeniz gaz sahasından çıkan doğalgazın Türkiye üzerinden Avrupa’ya ulaştırılması, iki ülke arasındaki güvenin ve uyumun somut bir göstergesi.
Bakü-Tiflis-Erzurum ve TANAP gibi projeler, sadece enerji transferi değil, aynı zamanda bölgesel barış ve istikrar için de birer garantör niteliğinde.
Türkmenistan ve Kazakistan: Yeni
Dönemin Yükselen Enerji Aktörleri
Türkmenistan, sahip olduğu muazzam doğalgaz rezervleri ile enerji güvenliği açısından stratejik önemde. Hazar geçişli boru hattı projeleri ve Türkiye üzerinden Avrupa pazarına açılma hedefleri, geleceğin enerji rotasını şekillendiriyor.
Kazakistan ise özellikle petrol ihracatında Hazar üzerinden yeni rotalar ararken, Türkiye ile enerji iş birliğini çeşitlendirme yoluna gidiyor. Orta Koridor Projesi kapsamında, enerji taşımacılığında Türkiye ile daha güçlü bağlar kurulması hedefleniyor.
Enerji Güvenliği: Sadece Kaynak
Değil, İrade Meselesi
Enerji arz güvenliği, sadece kaynak çeşitliliği ile sağlanmaz. Aynı zamanda bu kaynakların güvenli, kesintisiz ve ekonomik olarak taşınmasını sağlayacak güçlü bir irade gerekir. Bu noktada Türkiye’nin istikrarlı yönetimi, gelişmiş enerji altyapısı ve çok taraflı dış politikası büyük avantaj sunuyor.
Hazar’a kıyı ülkelerle yürütülen enerji diplomasisi; ikili ve çok taraflı anlaşmalarla derinleştiriliyor. Ortak LNG projeleri, yeşil enerji geçişi ve dijital enerji sistemleri gibi yeni nesil iş birlikleri de masada.
Jeopolitik Gerilimlere Karşı
Bölgesel Dayanışma
Rusya-Ukrayna Savaşı, Orta Doğu’daki istikrarsızlıklar ve İran üzerindeki yaptırımlar, enerji yollarının kırılganlığını gözler önüne serdi. Bu koşullarda, Türkiye ile Hazar kıyısı kardeş ülkeler arasındaki enerji dayanışması, sadece ekonomik değil aynı zamanda siyasi bir direnç oluşturuyor.
Bölgesel dayanışma sayesinde, enerji arzında dış şoklara karşı güçlü bir koruma kalkanı oluşturuluyor.
Gelecek, Ortak Enerji Vizyonuyla
Yazılıyor
Türkiye ve Hazar Denizi'ne kıyı kardeş ülkeler arasındaki enerji iş birliği, sadece boru hatlarından ibaret değil. Bu ortaklık; tarihsel bağların, ekonomik çıkarların ve stratejik vizyonun birleşimiyle şekilleniyor. Bu birliktelik, hem bölgenin kalkınmasını hem de küresel enerji güvenliğini destekleyen bir örnek teşkil ediyor.
Gelecek, enerji arz güvenliğini sağlayan değil, aynı zamanda bu güvenliği paylaşan ülkeler tarafından şekillendirilecek. Türkiye ve kardeş Hazar ülkeleri, bu geleceğin en önemli mimarları arasında yer alıyor.
Kaynaklar: Dışişleri Bakanlığı Verileri,
BM Raporları, Uluslararası
Ajans Analizleri
NOT: Bu Yazı 2025 yılı Ağustos ayında Tercüman gazetesi için hazırlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder