21 Haziran 2020 Pazar

Günün Filmi

Orijinal adı akım savaşları olan film; Thomas Edison, Nikola Tesla ve Westinghouse arasındaki doğru akım, alternatif akım savaşını anlatıyor. Edison doğru akım üzerinde sonuna kadar ısrar ediyor ama alternatif akıma kaybediyor. Günün sonunda kazandığı en öenmli şey ise halen çoğu insanın bilmediği sinemanın keşfinin Edison tarafından yapılması.
                             






17 Haziran 2020 Çarşamba

AR-GE PROJELERİ ÇALIŞMALARI

Enerji Bakanlığı - EÜAŞ Genel Müdürlüğü Ar-Ge çalışmalarının sistem dâhilinde yürütülebilmesi için Ar-Ge Yönetim Sistemi (ARGESİS) oluşturdu. Kurum ihtiyaçları doğrultusunda ilk defa belirlenen Stratejik Ar-Ge konuları kapsamında ARGESİS web ara yüzü üzerinden gerek Kurum içinden gerekse Kurum dışından yapılan proje başvurularının değerlendirilmesi süreci tamamlandı.

Yapılan 15 adet başvurunun değerlendirme çalışmaları Genel Müdür Dr. İzzet ALAGÖZ başkanlığında oluşturulan “Akademik ve Ar-Ge Proje Değerlendirme Kurulu” tarafından yapılmış olup, 15-16 Haziran 2020 tarihlerinde 2 gün süren çalışmalar kapsamında Kuruma proje başvurusunda bulunan Kurum çalışanı ve Şirketlerin proje ve önerileri hakkında sunumları dinlendi, proje önerilerinin detaylı incelemesi karşılıklı olarak etkileşimli bir şekilde yapılarak Teşekküle ve Ülkemize sağlayacağı katkıları değerlendirildi.

Image


1 Haziran 2020 Pazartesi

Elektrik Piyasasının Serbestleşmesi Sonucu Üretim Tesislerinde Yapılan Özelleştirilmeler ve Sonuçları

Özet
2001 yılında ülkemizde Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun (EPDK) kurulması ve o tarihten itibaren yeni mevzuatların yayınlanması ile enerji sektöründe serbestleşmeye geçilmiştir. Daha önceleri Kamu hizmeti olarak sunulan elektrik enerjisi o tarihten itibaren serbest bir piyasa oluşturularak halka sunulmaya çalışılmıştır. Aynı dönemde Kamu’nun elinde bulunan elektrik dağıtım ve üretim tesisleri için özelleştirme çalışmalarına başlanmıştır.

21 adet elektrik dağıtım bölgesinden Elektrik Dağıtım A.Ş.’ye (TEDAŞ) ait olan 20 adeti özelleştirilmiştir. Elektrik Üretim A.Ş.’ye (EÜAŞ) ait üretim tesisleri için ilk özelleştirme çalışmalarına 2006 yılında başlanmıştır. Toplam kapasitesi 141 MW olan 9 adet santral Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’na (ÖİB) ait Ankara Doğal Elektrik Üretim ve Ticaret A.Ş. bünyesine alınarak özelleştirmeleri tamamlanmıştır. Daha sonraki yıllarda; toplam kapasitesi 280 MW olan 57 adet küçük hidroelektrik santralinin (HES) yanı sıra Seyitömer, Kangal, Tunçbilek, Hamitabat, Yatağan, Kemerköy, Yeniköy, Çatalağzı, Orhaneli ve Soma B termik santralleri özelleştirilmiştir. Son özelleştirmeler ile birlikte bugüne kadar toplam 7169,4 MW kapasitesinde üretim tesisi özelleştirilmiştir.

2000’li yıllarda yapılan elektrik üretim özelleştirilmelerinde temel amaç; özelleştirilen tesislerin daha verimli bir şekilde işletilerek işletme maliyetlerin düşürülmesi, arz güvenliği ve kalitesinin sağlanması, özellikle dağıtım sektöründe çok fazla olan elektrik kayıp-kaçaklarının önlenmesi, kişi başına tüketilen elektrik miktarının dünya ortalaması ve gelişmiş ülkeler seviyesinde olmasının sağlanması, Kamu işletmeciliğinden kaynaklanan aşırı istihdamın önlenebilmesi ve verimlilik artışı ile sağlanan tüm faydaların tüketicilere yansıtılması olmuştur.

Yukarıda hedeflenen amaçlara ulaşılması için özelleştirilmeler öncesi ve sonrası yoğun çalışmalar yapılmıştır. 2019 yılı sonu itibariyle elektrik üretim Kurulu gücü 91.351 MW olmuştur. Maksimum günlük puantın 50.000 MW’lar civarında olduğu günümüzde elektrik enerjisi arz güvenliğinin sağlandığı söylenebilir. Üretim teknolojilerinin gelişmesi ile ülkemizdeki teçhizat maliyetlerinin de düştüğü görülmektedir. Ancak elektrik üretim sektörü yanında dağıtım sektöründeki kayıp kaçak oranlarının hala düşürülemediği, bunun yanı sıra ülkemiz elektrik birim fiyatlarının Avrupa ülkeleri içerisinde iyi bir konumda olduğu görülmektedir. Arzulanan seviyelere henüz ulaşılamamıştır. Ancak elektrik üretiminin arz ve kalitesinin dünya ortalaması ve diğer ülkeler seviyesini yakalaması için hukuki ve teknik çalışmalar devam etmektedir.

Giriş
2001 yılında Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun kurulması ile enerji sektöründe serbest piyasaya geçiş yapılmıştır. Aynı yıl yürürlüğe giren 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Türkiye Elektrik Piyasasının esasları belirlenmiştir. Elektrik sektöründe, piyasanın oluşturulmasının en önemli adımlarından biri olan özelleştirilmelere yönelik çalışmalarda önemli aşamalar kaydedilmiştir. 2000’li yıllarda EÜAŞ’a ait enerji üretim tesislerinin büyük bir bölümü ve TEDAŞ’a ait dağıtım tesislerinin özelleştirilmesi ÖİB tarafından yapılmıştır.

21 adet elektrik dağıtım bölgesinden TEDAŞ’a ait olan 20 adeti özelleştirilmiştir. EÜAŞ’a ait üretim tesisleri için ilk özelleştirme çalışmalarına 2006 yılında başlanmıştır. Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun (ÖYK) 27.12.2006 tarihli kararı ile EÜAŞ’a bağlı; Tercan, Kuzgun, Mercan, İkizdere, Çıldır, Ataköy ve Beyköy hidroelektrik santralleri ile Engil Gaz Türbinleri Santrali ve Denizli Jeotermal Santralinin özelleştirme kapsam ve programına alınmasına karar verilmiştir. Söz konusu santraller; sermayesinin tamamı Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’na ait Ankara Doğal Elektrik Üretim ve Ticaret A.Ş. bünyesine alınmış ve 141 MW toplam kapasiteye sahip 9 santral olarak özelleştirilmesi 2008 yılında tamamlanmıştır.

ÖYK’nın 19.10.2009 tarihli kararıyla 56 akarsu santrali özelleştirme programına alınarak, “İşletme Hakkının Verilmesi” yöntemi ile özelleştirilmesine karar verilmiştir. 2010 yılında yapılan ihaleler sonucunda daha önce devir işlemleri gerçekleştirilemeyen akarsu santralleri ile özelleştirme kapsam ve programa alınan Kısık, Berdan ve Hasanlar HES’ler için ÖİB tarafından 10 grup halinde 13.07.2012 tarihinde ihaleye çıkılmıştır.

Daha sonra 2012-2015 yılları arasında Kangal, Tunçbilek, Hamitabat, Yatağan, Kemerköy, Yeniköy, Çatalağzı, Orhaneli ve Soma B termik santrallerinin %100 oranındaki hissesinin satış yöntemi ile özelleştirilmesi gerçekleştirilmiştir. 2019 yılına kadar özelleştirilmesi sonuçlanan hidroelektrik santralleri ile birlikte bugüne kadar toplam 7169,4 MW üretim santralinin özelleştirilmesi tamamlanmıştır. Halen özelleştirme kapsam ve programında olan ve ihale hazırlık çalışmaları devam eden toplam 624,6 MW kapasitesindeki hidroelektrik santrallerinin özelleştirme çalışmaları devam etmektedir [1].

Son yıllarda ÖİB tarafından termik santrallerin %100 oranındaki hisselerinin satış yöntemi ile özelleştirilmesinin yanı sıra farklı bir özelleştirme projesi daha gerçekleştirilmiştir. Söz konusu proje ile Milli Enerji ve Maden Politikası kapsamında; yerli linyit kömürlerinin ekonomiye kazandırılması ve enerjide arz güvenliğinin sağlanarak, özel sektörün yeni yatırımlara yönlendirilmesi düşünülmüştür. Ruhsatı EÜAŞ’a ait kömür sahalarındaki kömürlerin ocaktan çıkartıldıktan sonra bir termik santralde kullanılmaya hazır hâle getirilmesi için entegre kömür işletmesi ile beraber bir termik santral kurulumunun yapılması amaçlanmıştır. Bu kapsamda; Ankara Nallıhan ilçesi Çayırhan sahasında; kömür ve santral sahasının tüm kamulaştırma ve resmi izinlerinin (ÇED, tarım dışı, vb.) Kamu tarafından yapılacağı, santral kurulumunun ve ocak işletmesinin özel şirket tarafından gerçekleştirileceği şeklinde ihale yapılmıştır. Yapılacak santral; iki ünite olacak şekilde toplam kapasitesi 700-800 MW aralığında bir termik santral olup, santral kurulum çalışmaları halen devam etmektedir. Ayrıca aynı yöntemle Eskişehir Alpu bölgesinde yine yerli kömür kullanılarak toplam kapasitesi 900-1000 MW aralığında bir termik santral kurma projesi bulunmaktadır. Söz konusu projenin ihale çalışmaları devam etmektedir.

Türkiye Elektrik Üretim Süreci

Elektrik Piyasasının kurulması ile sektörde serbestleşme sürecine geçilmiştir. Önceleri Kamu tarafından yürütülen elektrik piyasası; özel enerji şirketlerinin sisteme dahil olmasıyla rekabetçi bir piyasa konumuna gelmiştir.

Bir Kamu Kuruluşu olan Türkiye Elektrik Üretim-İletim A.Ş. (TEAŞ) Genel Müdürlüğü; 2001 yılında Bakanlar Kurulu Kararı ile Elektrik Üretim A.Ş. (EÜAŞ), Türkiye Elektrik İletim A.Ş. (TEİAŞ) ve Türkiye Elektrik Ticaret ve Taahhüt A.Ş. (TETAŞ) unvanlı üç ayrı anonim şirket olarak yapılandırılmıştır. 2018 yılında 703 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile Türkiye Elektrik ve Ticaret ve Taahhüt A.Ş., EÜAŞ bünyesine alınmıştır.

Elektrik Piyasası Kanunu’nun yayımlanmasından itibaren Kamu’nun elektrik üretimi ile ilgili yatırım yapması özel sermayeli enerji üretim şirketlerine geçmiştir. Elektrik Piyasasında serbest üretim santrallerinin Kurulu gücü her geçen zaman artarak 2019 yılı itibariyle toplam kapasitenin %79’u seviyesine kadar ulaşmıştır. 2001 yılında Kamu şirketinin (EÜAŞ) % 80’lerde olan payı, o yıllarda inşa süreci devam eden santraller dışında başka santral yapılmaması ve özelleştirmelerin de etkisiyle % 21’e kadar gerilemiştir.


Yine 2001 yılında ülkemizin elektrik enerjisi Kurulu gücü 28.000 MW’larda iken çok hızlı bir artış yaparak 2019 yılı sonu itibariyle 91.000 MW’lara yükselmiştir. TEİAŞ’ın verilerine göre; 2019 Aralık ayı sonu ile birlikte ülkemizin Kurulu gücü 2018 yılına göre yüzde 3,07 artarak 91.267 MW’a ulaşmıştır. Kurulu gücün yüzde 28,38’ini doğalgaz kaynaklı santraller, yüzde 22,62’sini barajlı hidrolik santraller, yüzde 11,07’sini ise linyit kaynaklı santraller oluşturmuştur. Yenilebilir enerji kaynaklarından üretim yapan santrallerin Kurulu güçleri toplamı ise 44.767 MW’ı bulmuştur.  2019 yılı sonu itibariyle santral sayısı da 2018 yılına oranla yüzde 15,71 artarak 8589’a ulaşmıştır [2]. 




TEİAŞ’ın üretim ve tüketim verilerine göre ise; 2019 yılındaki toplam brüt elektrik üretimi 2018 yılına oranla yüzde 0,38 azalarak 304.252 GWh olmuştır. 304.252 GWh’lik üretimin yüzde 29,21’lik kısmı hidrolik kaynaklı, yüzde 21,77’lik kısmı taşkömürü, ithal kömür ve asfaltit kaynaklı santraller tarafından gerçekleştirilmiştir. Doğalgaz kaynaklı üretim santralleri, 2018 yılında toplam üretimin yüzde 30,34’ünü gerçekleştirirken, 2019 yılında bu oran yüzde 18,64’e düşmüştür. 2019 yılındaki brüt tüketim ise 2018 yılına göre yüzde 0,16 azalarak 303.674,4 GWh olmuştur. 

Özelleştirilen Santrallerin Verimlilik Değerlendirmesi
Yapılan elektrik üretim özelleştirilmelerinde temel amaç; özelleştirilen tesislerin daha verimli bir şekilde işletilerek maliyetlerin düşürülmesi, arz güvenliği ve kalitesinin sağlanması, özellikle dağıtım sektöründe çok fazla olan elektrik kayıp-kaçaklarının önlenmesi, kişi başına tüketilen elektrik miktarının dünya ortalaması ve gelişmiş ülkeler seviyesinde olmasının sağlanması, Kamu işletmeciliğinden kaynaklanan aşırı istihdamın önlenebilmesi ve verimlilik artışı ile sağlanan tüm faydaların tüketicilere yansıtılması olmuştur.

Yukarıda hedeflenen amaçlara ulaşılması için özelleştirilmeler öncesi ve sonrası yoğun çalışmalar yapılmıştır. Katılımcı piyasanın geliştirilmesi için hukuki ve teknik çalışmalar devam etmektedir. Peki, enerji sektörünün serbestleşmesi sonucu gerçekleştirilen özelleştirmelerden beklenen verim artışları bugüne kadar sağlanabildi mi? Piyasanın serbestleşmesi ve tesislerin özelleştirilmesi ile sağlanan faydaların tüketicilere yansımaları nasıl olmuştur?

i)                   Arz Güvenliği
Verimli İşletme

Enerji kaynaklarında % 70'in üzerinde dışa bağımlı olan ülkemiz, petrolde ve doğal gazda % 90’ların üzerinde dış ülkelere bağımlıdır. Her yıl ülkemizin cari açık kaleminin büyük bir bölümü enerji sektöründen kaynaklanmaktadır. 2012 yılında toplam ithalat miktarı olan 236,5 milyar doların 60,1 milyar doları enerji ham maddeleri ithalatı olmuştur. İthalat miktarları 2013 yılında 55,9 ve 2014 yılında ise 54,9 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. 2015 yılında enerji ithalatı, 2014’e kıyasla azalmış ve 37,8 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Petrol ve doğal gaz fiyatlarındaki düşmenin etkisiyle, 2016 yılında 27,2 milyar dolar olan enerji ithalatı 2017 yılında yeniden artarak 37,2 milyar dolar olmuştur. Artış 2018’de de sürmüş ve ithalat 43 milyar dolara ulaşmıştır [3].

Son yıllarda ülkemiz elektrik üretiminde yurtdışından ithal edilen ve cari açığımızı artıran doğal gaz, petrol ve ithal kömür gibi enerji ham maddeleri yerine yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarına ağırlık verilmiştir. 2000’li yılların başlarında yapılan 10’ar yıllık kapasite projeksiyonlarında ülkemizin özellikle bu yıllarda arz açığı ile karşılaşabileceği, bu nedenle tüm raporlarda yatırımlara ağırlık verilmesi gerektiği belirtilmekteydi. Yıllar içerisinde elektrik sektöründe; santral teknolojilerinin gelişmesi, teçhizat maliyetlerinin düşmesi ve yerli üretime ağırlık verilmesi ile arz güvenliğinin sağlandığı söylenebilir.

Ancak yıllar içerisinde Kurulu güç miktarları çok fazla artmasına rağmen kapasite kullanım oranları hep düşük kalmıştır. Santraller verimli ve tam yükte çalıştırılamamış, revizyon ve rehabilitasyonlar artmıştır. En yüksek puant miktarları da 45.000-50.000 MW aralığını aşamamıştır (Tablo 1). Son yıllarda yoğun şekilde kurulan üretim tesisleri sayesinde bir arz fazlalığı oluşmuş olup, bu fazlalığın bir müddet daha devam edeceği düşünülmektedir. Gelinen bu noktada elektrik talebinin aksine piyasada oluşan arz fazlalığı enerji şirketlerini mali yönden zor durumlara sokmuştur.

Tablo 1. Yıllar itibariyle Türkiye Kurulu Güç-Puant-Üretim Kapasitesi Gelişimi (Kaynak: TEİAŞ)
PUANT
   ÜRETİM KAPASİTESİ
YILLAR
KURULU GÜÇ
ANİ
SAATLİK
BRÜT TALEP
ORTALAMA
GÜVENİLİR
(MW)
(MW)
(MW)
(GWh)
(GWh)
(GWh)
1980
5118,7
3947,4
3892,5
24616,6
24019
20934
1985
9121,6
5758,4
5689,1
36361,3
42927
38931
1990
16317,6
9180,4
9007,0
56811,7
81628
76301
1995
20954,3
14164,6
13827,0
85551,5
105257
97414
2000
27264,1
19389,9
19270,0
128275,6
147933
137555
2005
38843,5
25174,2
24987,0
160794,0
229697
217434
2010
49524,1
33391,9
33191,0
210434,0
291099
273164
2015
73146,7
43289,3
42482,2
265724,4
407226
373901
2016
78497,4
44734,0
44341,3
279286,4
434471
397370
2017
85200,0
47659,7
47062,4
296702,1
462858
421565
2018
88550,8
46159,6
45996,3
304166,9
472345
427741

ii)                 Çevre Yatırımları

Üretim santrallerinin özelleştirilmesinden sonra en büyük sorun; kömürlü termik santrallerin çevre kirliliği yapmasını engelleyecek toz tutma sistemleri (elektrofiltreler) ve baca gazı arıtma sistemleri (BGD sistemleri) gibi büyük yatırımların eksikliğiydi. Ülkemizde mevcut linyit rezervlerinin büyük bir kısmı düşük kaliteli; yüksek nem, kül ve kükürt içeren düşük kalorifik değerdeki kömürlerdir. Bu nedenle linyit yakıtlı termik santrallerde oluşan baca gazındaki kükürtdioksit konsantrasyonları mevcut sınır değerlerin çok üzerindedir. Avrupa Birliği müktesebatına ve ülkemiz çevre mevzuatına uyum için termik santrallere baca gazı arıtma tesisleri ve elektrofiltrelerin entegre edilmesi gerekliliği ortaya çıkmıştır. Önceden Kamu elinde olan bu eski santrallerin çevre mevzuatına uyumlu olarak çalıştırılabilmesi için gerekli olan yatırımların, özelleştirilmelerden sonra özel sektör eliyle yaptırılması gerekmiştir. Bunun için süreç içerisinde bir takım mevzuat düzenlemeleri yapılmıştır.

Santral ünitelerinin çevreye uyumlu çalıştırılmaları için gerekli olan yatırım süreleri; ilk özelleştirmenin gerçekleştiği tarih olan 2013 yılından 2019 yılı sonuna kadar (7 yıl) mevzuatta yapılan düzenlemelerle kademeli olarak ötelenmiştir. Çok büyük yatırımlar olan baca gazı arıtma sistemlerinin yapımı ortalama 18-24 ay kadar sürmektedir. Ancak yatırım süresince üretim yapamayacak olan ünitelerin üretim kayıpları, söz konusu yatırımların çok büyük maliyetleri gibi sebeplerden dolayı, bugüne kadar özelleştirilen santrallerin büyük bir kısmı bu yatırımları gerçekleştirmemiştir. Nitekim tekrar bir mevzuat düzenlemesi yapılmayarak 2020 yılının ilk ayında, 13 adet termik santralden 5 santralin üretimi durdurulmuştur. Kısmi yatırım yapan ve yatırımları devam eden diğer santraller şartlı olarak çalıştırılmaya devam edilmiştir.

i)                   Elektrik Fiyatları

Ülkede yaşayan hane halkı ve sanayi kuruluşlarının en çok ilgilendikleri konuların başında elektrik fiyatları gelmektedir. Nitekim Kadir Has Üniversitesi Enerji ve Sürdürülebilir Kalkınma Merkezi’nin (C.E.S.D) 2016 yılı Kasım ayı, 2017 yılı Aralık ayı ve 2018 yılı Aralık aylarında, 1209 kişi ile yüz yüze görüşmeler yöntemiyle yaptığı Türkiye Toplumunun Enerji Tercihleri anket çalışmasına göre; ülkede yaşayan halkın büyük bir kısmının önemli gördükleri konuların başında elektrik fiyatları gelmektedir. Elektrik fiyatlarının çok yüksek olduğu da ayrıca değerlendirilmiştir [3].

Tablo 2


Tablo 3


Özelleştirmelerin en önemli amaçlarından biri olan üretim ve işletme maliyetlerinin düşürülmesi ile elektrik fiyatlarının düşmesini sağlayıp, bunların tüm tüketicilere yansıtılmasında bir ilerleme kaydedilememiştir. Bugüne kadar tüketicilerin beklediği gibi elektrik enerjisi fiyatlarında bir düşüş yaşanmadığı gibi uzun vadede de fiyatların düşeceği öngörülmemektedir.

EPDK tarafından yayınlanan son verilere göre; tüm tarife gruplarında perakende enerji tarifelerinin (sistem bedelleri, vergi ve fon hariç, perakende satış hizmetleri - PSH dahil) yıllar itibariyle değişimleri aşağıdakişekilde yer almaktadır [4].



Ülkemiz doğal gazda yüzde doksanların üzerinde dışa bağımlıdır. Elektrik Piyasasında serbestleşmenin büyük oranda gerçekleşmesine rağmen doğal gaz piyasasında henüz tam anlamıyla serbest bir piyasaya geçilmemiştir. Gazın tedarik edildiği ülkelerle uzun dönemli kontratlar yapılmış olup, birçok ithalatçı ülkeye nazaran daha yüksek fiyatlardan gaz temin edilmiştir. Serbestleşmenin sağlanamamasından dolayı, ülkemizdeki doğal gaz santralleri dünyada seyreden düşük doğal gaz fiyatlarından yararlanamamaktadır. Son yıllara kadar elektrik üretiminde yüzde ellilere yakın doğal gaz kullanılmakta iken 2018 yılında gazın payı yüzde otuzlar civarına inmiştir. Doğal gazın yüksek oranda üretim santrallerinde kullanılması üretim maliyetlerini de yükseltmektedir. Tüm bunlar iç piyasada hem gaz kullanıcılarına hem de elektrik üreticilerine olumsuz etki etmektedir.

Elektrik fiyatlarının düşmemesinin bir diğer nedeni de özellikle yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklı santrallere uygulanan sübvansiyonlardır. 2005 yılında Yenilenebilir Enerji Kanunu yürürlüğe girerek; işletmeye giren yenilenebilir enerji kaynaklı santrallere 10 yıl süre ile teşvik verilmesi sağlanmıştır. Ayrıca işletmeye giren santrallerin yerli aksamları için de 5 yıl süreli teşvik uygulaması yapılmıştır. Söz konusu destek mekanizması (YEKDEM) yeni bir düzenleme yapılmaması halinde, 2020 yılı sonuna kadar devam edecek olup, hidrolik ve rüzgâr kaynaklı santraller için 7,3 $cent/kWh, jeotermal kaynaklı santraller için 10,5 $cent/kWh, güneş ve biyokütle kaynaklı santraller için 13,3 $cent/kWh satın alma fiyatları uygulanmaktadır. Ancak, önümüzdeki 5 yıl içerisinde santrallerin büyük bir çoğunluğunun teşvik süresi bitmiş olup, normal piyasa koşullarında üretim yapacaklardır. Bu durumda; hammadde maliyetleri olmayan, işletme maliyetleri de son derece düşük olan söz konusu santrallerin, işletmelerinin ilk 10 yılında da kendilerini amorti ettikleri düşünülürse, ürettikleri elektrik enerjisini çok ucuza satabileceklerdir. Böyle olması durumunda piyasadaki elektrik fiyatlarında bir düşüş beklentisi oluşabilecektir. Ancak yenilenebilir enerji kaynaklı üretim yapan şirketlerin YEKDEM mekanizmasının devam ettirilmesi yönünde yoğun talepleri bulunmaktadır.

Ayrıca, 2016 yılında Bakanlar Kurulu Kararıyla; yerli kömür kaynaklarından üretilen elektrik maliyetlerinin piyasada oluşan elektrik satış bedellerinin altında kaldığı gerekçesiyle bu santrallerin üretimlerinin belirlenecek bir kısmının Kamu tarafından satın alınması kararlaştırılmıştır. Yeni kurulan yerli kömür santralleri ile özelleşen termik santrallerin üretimine destek amaçlı alınan bu kararda, mülga TETAŞ tarafından her sene enflasyona göre belirlenecek bir fiyatla satın alınmasını temin edecek düzenlemeler yapılmıştır. 
Piyasadaki fiyatlarının düşmemesine rağmen hâlihazırda ülkemizin elektrik fiyatları, birçok Avrupa ülkesi ve OECD ülkelerine nazaran düşük oranlarda seyretmektedir (Tablo 4) [2].

    Tablo 4. Bazı Gelişmiş ve OECD Ülkelerinde Elektrik Satış Fiyatlarının Sıralaması (2017 yılı)



SANAYİ FİYATI


MESKEN FİYATI






ÜLKE ADI

$/kWh

ÜLKE ADI

$/kWh








1
İTALYA
0,174
1
DANİMARKA
0,358
2
JAPONYA
0,161
2
ALMANYA
0,353
3
ŞİLİ
0,159
3
BELÇİKA
0,329
4
ALMANYA
0,145
4
İSPANYA
0,312
5
SLOVAKYA
0,141
5
İTALYA
0,280
6
İNGİLTERE
0,139
6
PORTEKİZ
0,268
7
BELÇİKA
0,137
7
İRLANDA
0,257
8
PORTEKİZ
0,135
8
AVUSTURALYA
0,249
9
İRLANDA
0,129
9
JAPONYA
0,239
10
LETONYA
0,129
10
İNGİLTERE
0,232
11
İSPANYA
0,127
11
AVUSTURYA
0,230
12
İSVİÇRE
0,122
12
İSVİÇRE
0,212
13
FRANSA
0,116
13
HOLLANDA
0,211
14
LİTVANYA
0,116

OECD
0,203

OECD
0,104
14
FRANSA
0,202
15
AVUSTURYA
0,110
15
YENİ ZELANDA
0,201
16
YUNANİSTAN
0,105
16
FİNLANDİYA
0,199
17
ESTONYA
0,103
17
ŞİLİ
0,197
18
KORE
0,100
18
YUNANİSTAN
0,196
19
ÇEK CUMHURİYETİ
0,096
19
İSVEÇ
0,196
20
POLONYA
0,096
20
LÜKSEMBURG
0,191
21
MACARİSTAN
0,094
21
LETONYA
0,188
22
DANİMARKA
0,093
22
SLOVENYA
0,187
23
HOLLANDA
0,093
23
ÇEK CUMHURİYETİ
0,183
24
SLOVENYA
0,093
24
SLOVAKYA
0,180
25
MEKSİKA
0,090
25
POLONYA
0,172
26
KANADA
0,084
26
ESTONYA
0,159
27
LÜKSEMBURG
0,084
27
NORVEÇ
0,136
28
TÜRKİYE
0,088
28
MACARİSTAN
0,131
29
FİNLANDİYA
0,079
29
LİTVANYA
0,131
30
İSVEÇ
0,070
30
ABD
0,129
31
ABD
0,069
31
KANADA
0,113
32
NORVEÇ
0,068
32
KORE
0,110

33
TÜRKİYE
0,088

34
MEKSİKA
0,063







Kaynak: IEA Statistics, Electricity Information 2019

i)                   Kişi başı Elektrik Tüketim Miktarları

Elektrik piyasasının serbestleşmesi sonucu yapılan özelleştirmelerde bakılması gereken sonuçlardan bir diğeri de kişi başı elektrik tüketim miktarlarıdır. Elektrik enerjisi tüketimi; sanayileşme, ekonomik ve sosyal gelişmenin en önemli göstergelerinden biridir. Bir ülkede kişi başına tüketilen elektrik enerjisi o ülkede hayat standardını yansıttığı gibi kişi başına tüketilen elektrik enerjisi ne kadar yüksekse, kişi başına düşen gelir de o kadar yüksektir denebilmektedir. Ülkemizin de amacı; kişi başına tüketilen elektrik tüketim miktarlarının OECD ülkeler ortalaması ve gelişmiş ülkeler seviyesinde olmasının sağlanmasıdır. TEİAŞ verilerine göre; ülkemizin 2017 yılı kişi başı net elektrik tüketimi 2844 kWh iken, ABD 11681 kWh, Norveç 21591 kWh, OECD ülkeleri ortalaması ise 7329 kWh olmuştur [2]. OECD üyesi olan ülkemizin bu ortalamaları yakalaması kısa dönemde mümkün görülmemektedir.

ii)                 İstihdam

Sektördeki özelleştirmeler ile birlikte bugüne kadar her yılı büyük zararlarla kapatan büyük Kamu şirketlerinin zararlarından kurtulmaları, Kamu işletmeciliğinden kaynaklanan aşırı istihdamın önlenebilmesi ve verimlilik artışı ile sağlanan tüm faydaların tüketicilere yansıtılması beklenmiştir. Kamu şirketlerinde büyük zararlar oluşmamasına rağmen beklenen aşırı istihdam düşürülememiştir. Ancak özelleştirilen üretim santrallerinin ve dağıtım tesislerinin işletilmesinde; daha az istihdam ile daha çok üretim gerçekleştirilebilmiştir.

Sonuç

2001 yılında yürürlüğe giren ve 2013 yılında revize edilen Elektrik Piyasası Kanunu’nun birinci maddesi, söz konusu Kanunun dolayısıyla piyasanın kurulma amacını belirtmiştir. Maddede belirtilen amaç; “elektriğin yeterli, kaliteli, sürekli, düşük maliyetli ve çevreyle uyumlu bir şekilde tüketicilerin kullanımına sunulması için, rekabet ortamında özel hukuk hükümlerine göre faaliyet gösteren, mali açıdan güçlü, istikrarlı ve şeffaf bir elektrik enerjisi piyasasının oluşturulması ve bu piyasada bağımsız bir düzenleme ve denetimin yapılmasının sağlanması” şeklindedir. Elektrik sektöründe, piyasanın oluşturulmasının en önemli adımlarından biri de özelleştirilmelere yönelik çalışmalar olmuştur.

Kanunun amacında belirtilen; elektrik enerjisinin yeterli, kaliteli, sürekli, rekabet ortamında güçlü ve istikrarlı bir şekilde sunulması sağlanmış olup, düşük maliyetli ve çevreye uyumlu bir şekilde tüm tüketicilere ulaştırılması tam anlamıyla henüz sağlanamamıştır. Sektördeki yatırımcılar ve tüketiciler için öncelikli öneme sahip konu; enerji maliyetlerinin ve fiyatlarının geleceğidir. Bu da arz ve talebi dengeli bir şekilde yöneterek, enerjiyi verimli kullanıp, daha düşük maliyetli enerji kaynaklarından faydalanmak ile olacaktır.

Ülke dışından ithal edilen doğal gaz, petrol ve petrol türevleri ile ithal kömür gibi enerji kaynakları, ülke içinde üretilen hem elektrik enerjisi maliyetlerini hem de cari açık oranlarını artırmaktadır. Ayrıca sadece bir kaç ülkeden ithal edilmesi ile enerji güvenliği sorunu da yaşanabilmektedir. Enerji ham maddelerinde, ülkemizin dışa bağımlılığını azaltmak ve enerji kaleminin cari açığa daha az etki etmesini sağlamak için yeni ve yerli enerji kaynaklarımızdan ve de alternatif enerji kaynaklarından azami oranda faydalanmamız ve hepsinden önemlisi de kullanılan kaynağın verimli bir şekilde kullanılması gerekmektedir.

Özellikle son yıllarda elektrik enerjisi arz güvenliği sorunu yaşanmamakla birlikte üretilen enerjinin tüm tüketicilere kesintisiz, kaliteli, düşük maliyetli ve verimli bir şekilde ulaştırılması için Kamu’ya ve özel sektöre çok iş düşmektedir.



Kaynaklar

1.       https://www.oib.gov.tr/3-proje-grup-baskanligi/ ÖİB, Giriş tarihi: 28.02.2020


TEİAŞ, Giriş Tarihi: 08.03.2020, 30.03.2020

3.       http://tuik.gov.tr/UstMenu.do?metod=temelist TÜİK, Giriş Tarihi: 19.04.2020

4.       Kadir Has Üniversitesi Enerji ve Sürdürülebilir Kalkınma Merkezi (C.E.S.D) Türkiye Toplumunun Enerji Tercihleri anket çalışması
Giriş Tarihi: 15.04.2020


EPDK, Giriş Tarihi: 03.04.2020














ENERJİ DEPOLAMA SİSTEMLERİNİN ÇEVRESEL VE EKONOMİK ETKİLERİ

Giriş   21. yüzyılın başından itibaren artan enerji talebi, fosil yakıt rezervlerinin sınırlılığı ve iklim değişikliğinin yol açtığı küres...