Orijinal adı akım savaşları olan film; Thomas Edison, Nikola Tesla ve Westinghouse arasındaki doğru akım, alternatif akım savaşını anlatıyor. Edison doğru akım üzerinde sonuna kadar ısrar ediyor ama alternatif akıma kaybediyor. Günün sonunda kazandığı en öenmli şey ise halen çoğu insanın bilmediği sinemanın keşfinin Edison tarafından yapılması.
21 Haziran 2020 Pazar
17 Haziran 2020 Çarşamba
AR-GE PROJELERİ ÇALIŞMALARI
Enerji Bakanlığı - EÜAŞ Genel Müdürlüğü Ar-Ge çalışmalarının sistem dâhilinde yürütülebilmesi için Ar-Ge Yönetim Sistemi (ARGESİS) oluşturdu. Kurum ihtiyaçları doğrultusunda ilk defa belirlenen Stratejik Ar-Ge konuları kapsamında ARGESİS web ara yüzü üzerinden gerek Kurum içinden gerekse Kurum dışından yapılan proje başvurularının değerlendirilmesi süreci tamamlandı.
Yapılan 15 adet başvurunun değerlendirme çalışmaları Genel Müdür Dr. İzzet ALAGÖZ başkanlığında oluşturulan “Akademik ve Ar-Ge Proje Değerlendirme Kurulu” tarafından yapılmış olup, 15-16 Haziran 2020 tarihlerinde 2 gün süren çalışmalar kapsamında Kuruma proje başvurusunda bulunan Kurum çalışanı ve Şirketlerin proje ve önerileri hakkında sunumları dinlendi, proje önerilerinin detaylı incelemesi karşılıklı olarak etkileşimli bir şekilde yapılarak Teşekküle ve Ülkemize sağlayacağı katkıları değerlendirildi.

1 Haziran 2020 Pazartesi
Elektrik Piyasasının Serbestleşmesi Sonucu Üretim Tesislerinde Yapılan Özelleştirilmeler ve Sonuçları
Özet
2001 yılında ülkemizde Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun (EPDK)
kurulması ve o tarihten itibaren yeni mevzuatların yayınlanması ile enerji
sektöründe serbestleşmeye geçilmiştir. Daha önceleri Kamu hizmeti olarak
sunulan elektrik enerjisi o tarihten itibaren serbest bir piyasa oluşturularak
halka sunulmaya çalışılmıştır. Aynı dönemde Kamu’nun elinde bulunan elektrik
dağıtım ve üretim tesisleri için özelleştirme çalışmalarına başlanmıştır.
21 adet elektrik dağıtım bölgesinden Elektrik Dağıtım
A.Ş.’ye (TEDAŞ) ait olan 20 adeti özelleştirilmiştir. Elektrik Üretim A.Ş.’ye (EÜAŞ) ait üretim tesisleri için ilk özelleştirme
çalışmalarına 2006 yılında başlanmıştır. Toplam kapasitesi 141 MW olan 9 adet
santral Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’na (ÖİB) ait Ankara Doğal Elektrik
Üretim ve Ticaret A.Ş. bünyesine alınarak özelleştirmeleri tamamlanmıştır. Daha
sonraki yıllarda; toplam kapasitesi 280 MW olan 57 adet küçük hidroelektrik
santralinin (HES) yanı sıra Seyitömer, Kangal, Tunçbilek, Hamitabat, Yatağan,
Kemerköy, Yeniköy, Çatalağzı, Orhaneli ve Soma B termik santralleri özelleştirilmiştir.
Son özelleştirmeler ile birlikte bugüne kadar toplam 7169,4 MW kapasitesinde
üretim tesisi özelleştirilmiştir.
2000’li yıllarda yapılan elektrik üretim
özelleştirilmelerinde temel amaç; özelleştirilen tesislerin daha verimli bir
şekilde işletilerek işletme maliyetlerin düşürülmesi, arz güvenliği ve
kalitesinin sağlanması, özellikle dağıtım sektöründe çok fazla olan elektrik
kayıp-kaçaklarının önlenmesi, kişi başına tüketilen elektrik miktarının dünya
ortalaması ve gelişmiş ülkeler seviyesinde olmasının sağlanması, Kamu
işletmeciliğinden kaynaklanan aşırı istihdamın önlenebilmesi ve verimlilik
artışı ile sağlanan tüm faydaların tüketicilere yansıtılması olmuştur.
Yukarıda hedeflenen amaçlara ulaşılması için
özelleştirilmeler öncesi ve sonrası yoğun çalışmalar yapılmıştır. 2019 yılı
sonu itibariyle elektrik üretim Kurulu gücü 91.351 MW olmuştur. Maksimum günlük puantın 50.000 MW’lar civarında olduğu
günümüzde elektrik enerjisi arz güvenliğinin sağlandığı söylenebilir. Üretim
teknolojilerinin gelişmesi ile ülkemizdeki teçhizat maliyetlerinin de düştüğü
görülmektedir. Ancak elektrik üretim sektörü yanında dağıtım sektöründeki kayıp
kaçak oranlarının hala düşürülemediği, bunun yanı sıra ülkemiz elektrik birim
fiyatlarının Avrupa ülkeleri içerisinde iyi bir konumda olduğu görülmektedir. Arzulanan
seviyelere henüz ulaşılamamıştır. Ancak elektrik üretiminin arz ve
kalitesinin dünya ortalaması ve diğer ülkeler seviyesini yakalaması için hukuki
ve teknik çalışmalar devam etmektedir.
Giriş
2001 yılında Enerji Piyasası Düzenleme
Kurumu’nun kurulması ile enerji sektöründe serbest piyasaya geçiş yapılmıştır. Aynı
yıl yürürlüğe giren 4628 sayılı Elektrik
Piyasası Kanunu ile Türkiye Elektrik Piyasasının esasları belirlenmiştir.
Elektrik sektöründe, piyasanın oluşturulmasının en önemli adımlarından biri
olan özelleştirilmelere yönelik çalışmalarda önemli aşamalar kaydedilmiştir.
2000’li yıllarda EÜAŞ’a ait enerji üretim tesislerinin büyük bir bölümü ve TEDAŞ’a
ait dağıtım tesislerinin özelleştirilmesi ÖİB tarafından yapılmıştır.
21 adet elektrik dağıtım bölgesinden TEDAŞ’a
ait olan 20 adeti özelleştirilmiştir. EÜAŞ’a ait üretim tesisleri için ilk
özelleştirme çalışmalarına 2006 yılında başlanmıştır. Özelleştirme Yüksek
Kurulu’nun (ÖYK) 27.12.2006 tarihli kararı ile EÜAŞ’a bağlı; Tercan, Kuzgun,
Mercan, İkizdere, Çıldır, Ataköy ve Beyköy hidroelektrik santralleri ile Engil
Gaz Türbinleri Santrali ve Denizli Jeotermal Santralinin özelleştirme kapsam ve
programına alınmasına karar verilmiştir. Söz konusu santraller; sermayesinin
tamamı Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’na ait Ankara Doğal Elektrik Üretim ve
Ticaret A.Ş. bünyesine alınmış ve 141 MW toplam kapasiteye sahip 9 santral
olarak özelleştirilmesi 2008 yılında tamamlanmıştır.
ÖYK’nın 19.10.2009 tarihli kararıyla 56
akarsu santrali özelleştirme programına alınarak, “İşletme Hakkının Verilmesi”
yöntemi ile özelleştirilmesine karar verilmiştir. 2010 yılında
yapılan ihaleler sonucunda daha önce devir işlemleri
gerçekleştirilemeyen akarsu santralleri ile özelleştirme kapsam ve programa
alınan Kısık, Berdan ve Hasanlar HES’ler için ÖİB tarafından 10 grup halinde
13.07.2012 tarihinde ihaleye çıkılmıştır.
Daha sonra 2012-2015 yılları arasında
Kangal, Tunçbilek, Hamitabat, Yatağan, Kemerköy, Yeniköy, Çatalağzı, Orhaneli
ve Soma B termik santrallerinin %100 oranındaki hissesinin satış yöntemi ile
özelleştirilmesi gerçekleştirilmiştir. 2019 yılına kadar özelleştirilmesi
sonuçlanan hidroelektrik santralleri ile birlikte bugüne kadar toplam 7169,4 MW
üretim santralinin özelleştirilmesi tamamlanmıştır. Halen özelleştirme kapsam
ve programında olan ve ihale hazırlık çalışmaları devam eden toplam 624,6 MW
kapasitesindeki hidroelektrik santrallerinin özelleştirme çalışmaları devam
etmektedir [1].
Son yıllarda ÖİB
tarafından termik santrallerin %100 oranındaki hisselerinin satış yöntemi ile
özelleştirilmesinin yanı sıra farklı bir özelleştirme projesi daha
gerçekleştirilmiştir. Söz konusu proje ile Milli Enerji ve Maden Politikası
kapsamında; yerli linyit kömürlerinin ekonomiye kazandırılması ve enerjide arz
güvenliğinin sağlanarak, özel sektörün yeni yatırımlara yönlendirilmesi
düşünülmüştür. Ruhsatı EÜAŞ’a ait kömür sahalarındaki kömürlerin ocaktan
çıkartıldıktan sonra bir termik santralde kullanılmaya hazır hâle getirilmesi
için entegre kömür işletmesi ile beraber bir termik santral kurulumunun
yapılması amaçlanmıştır. Bu kapsamda; Ankara Nallıhan ilçesi Çayırhan sahasında;
kömür ve santral sahasının tüm kamulaştırma ve resmi izinlerinin (ÇED, tarım
dışı, vb.) Kamu tarafından yapılacağı, santral kurulumunun ve
ocak işletmesinin özel şirket tarafından gerçekleştirileceği şeklinde ihale
yapılmıştır. Yapılacak santral; iki ünite olacak şekilde toplam kapasitesi
700-800 MW aralığında bir termik santral olup, santral kurulum çalışmaları halen
devam etmektedir. Ayrıca aynı yöntemle Eskişehir Alpu bölgesinde yine yerli
kömür kullanılarak toplam kapasitesi 900-1000 MW aralığında bir termik santral
kurma projesi bulunmaktadır. Söz konusu projenin ihale çalışmaları devam
etmektedir.
Türkiye Elektrik Üretim Süreci
Elektrik Piyasasının kurulması ile sektörde serbestleşme
sürecine geçilmiştir. Önceleri Kamu tarafından yürütülen elektrik piyasası;
özel enerji şirketlerinin sisteme dahil olmasıyla rekabetçi bir piyasa konumuna
gelmiştir.
Bir Kamu Kuruluşu olan
Türkiye Elektrik Üretim-İletim A.Ş. (TEAŞ) Genel Müdürlüğü; 2001 yılında
Bakanlar Kurulu Kararı ile Elektrik
Üretim A.Ş. (EÜAŞ), Türkiye Elektrik İletim A.Ş. (TEİAŞ)
ve Türkiye Elektrik Ticaret ve Taahhüt A.Ş. (TETAŞ) unvanlı üç ayrı anonim
şirket olarak yapılandırılmıştır. 2018 yılında 703 sayılı Kanun Hükmünde Kararname
(KHK) ile Türkiye Elektrik ve Ticaret ve Taahhüt A.Ş., EÜAŞ bünyesine
alınmıştır.
Elektrik Piyasası
Kanunu’nun yayımlanmasından itibaren Kamu’nun elektrik üretimi ile ilgili
yatırım yapması özel sermayeli enerji üretim şirketlerine geçmiştir. Elektrik
Piyasasında serbest üretim santrallerinin Kurulu gücü her geçen zaman artarak
2019 yılı itibariyle toplam kapasitenin %79’u seviyesine kadar ulaşmıştır. 2001
yılında Kamu şirketinin (EÜAŞ) % 80’lerde olan payı, o yıllarda inşa süreci
devam eden santraller dışında başka santral yapılmaması ve özelleştirmelerin de
etkisiyle % 21’e kadar gerilemiştir.

Yine 2001 yılında ülkemizin elektrik enerjisi Kurulu gücü 28.000 MW’larda
iken çok hızlı bir artış yaparak 2019 yılı sonu itibariyle 91.000 MW’lara yükselmiştir. TEİAŞ’ın verilerine göre; 2019 Aralık
ayı sonu ile birlikte ülkemizin Kurulu gücü 2018
yılına göre yüzde 3,07 artarak 91.267 MW’a ulaşmıştır. Kurulu gücün yüzde
28,38’ini doğalgaz kaynaklı santraller, yüzde 22,62’sini barajlı hidrolik santraller,
yüzde 11,07’sini ise linyit kaynaklı santraller oluşturmuştur. Yenilebilir
enerji kaynaklarından üretim yapan santrallerin Kurulu güçleri toplamı ise
44.767 MW’ı bulmuştur. 2019 yılı sonu itibariyle santral sayısı da 2018 yılına
oranla yüzde 15,71 artarak 8589’a ulaşmıştır [2].
TEİAŞ’ın üretim ve tüketim verilerine
göre ise; 2019 yılındaki toplam brüt elektrik üretimi 2018 yılına oranla yüzde
0,38 azalarak 304.252 GWh olmuştır. 304.252 GWh’lik üretimin yüzde 29,21’lik
kısmı hidrolik kaynaklı, yüzde 21,77’lik kısmı taşkömürü, ithal kömür ve
asfaltit kaynaklı santraller tarafından gerçekleştirilmiştir. Doğalgaz kaynaklı
üretim santralleri, 2018 yılında toplam üretimin yüzde 30,34’ünü
gerçekleştirirken, 2019 yılında bu oran yüzde 18,64’e düşmüştür. 2019 yılındaki
brüt tüketim ise 2018 yılına göre yüzde 0,16 azalarak 303.674,4 GWh olmuştur.
Özelleştirilen Santrallerin Verimlilik Değerlendirmesi
Yapılan elektrik üretim özelleştirilmelerinde temel amaç;
özelleştirilen tesislerin daha verimli bir şekilde işletilerek maliyetlerin
düşürülmesi, arz güvenliği ve kalitesinin sağlanması, özellikle dağıtım
sektöründe çok fazla olan elektrik kayıp-kaçaklarının önlenmesi, kişi başına
tüketilen elektrik miktarının dünya ortalaması ve gelişmiş ülkeler seviyesinde olmasının
sağlanması, Kamu işletmeciliğinden kaynaklanan aşırı istihdamın önlenebilmesi
ve verimlilik artışı ile sağlanan tüm faydaların tüketicilere yansıtılması
olmuştur.
Yukarıda hedeflenen amaçlara ulaşılması
için özelleştirilmeler öncesi ve sonrası yoğun çalışmalar yapılmıştır.
Katılımcı piyasanın geliştirilmesi için hukuki ve teknik çalışmalar devam
etmektedir. Peki, enerji sektörünün serbestleşmesi sonucu gerçekleştirilen
özelleştirmelerden beklenen verim artışları bugüne kadar sağlanabildi mi?
Piyasanın serbestleşmesi ve tesislerin özelleştirilmesi ile sağlanan faydaların
tüketicilere yansımaları nasıl olmuştur?
i)
Arz Güvenliği
Verimli İşletme
Enerji
kaynaklarında % 70'in üzerinde dışa bağımlı olan ülkemiz, petrolde ve doğal
gazda % 90’ların üzerinde dış ülkelere bağımlıdır. Her yıl ülkemizin cari açık
kaleminin büyük bir bölümü enerji sektöründen kaynaklanmaktadır. 2012 yılında toplam ithalat miktarı olan 236,5 milyar doların 60,1
milyar doları enerji ham
maddeleri ithalatı olmuştur. İthalat miktarları 2013 yılında 55,9 ve 2014
yılında ise 54,9 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. 2015 yılında enerji
ithalatı, 2014’e kıyasla azalmış ve 37,8 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir.
Petrol ve doğal gaz fiyatlarındaki düşmenin etkisiyle, 2016 yılında 27,2 milyar
dolar olan enerji ithalatı 2017 yılında yeniden artarak 37,2 milyar dolar
olmuştur. Artış 2018’de de sürmüş ve ithalat 43 milyar dolara ulaşmıştır [3].
Son yıllarda ülkemiz elektrik üretiminde yurtdışından
ithal edilen ve cari açığımızı artıran doğal gaz, petrol ve ithal kömür gibi
enerji ham maddeleri yerine yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarına ağırlık
verilmiştir. 2000’li yılların başlarında yapılan 10’ar yıllık kapasite projeksiyonlarında
ülkemizin özellikle bu yıllarda arz açığı ile karşılaşabileceği, bu nedenle tüm
raporlarda yatırımlara ağırlık verilmesi gerektiği belirtilmekteydi. Yıllar
içerisinde elektrik sektöründe; santral teknolojilerinin gelişmesi, teçhizat
maliyetlerinin düşmesi ve yerli üretime ağırlık verilmesi ile arz güvenliğinin
sağlandığı söylenebilir.
Ancak yıllar içerisinde Kurulu güç miktarları çok
fazla artmasına rağmen kapasite kullanım oranları hep düşük kalmıştır.
Santraller verimli ve tam yükte çalıştırılamamış, revizyon ve rehabilitasyonlar
artmıştır. En yüksek puant miktarları da 45.000-50.000 MW aralığını aşamamıştır
(Tablo 1). Son yıllarda yoğun şekilde kurulan üretim tesisleri sayesinde bir
arz fazlalığı oluşmuş olup, bu fazlalığın bir müddet daha devam edeceği
düşünülmektedir. Gelinen bu noktada elektrik talebinin aksine piyasada oluşan
arz fazlalığı enerji şirketlerini mali yönden zor durumlara sokmuştur.
Tablo 1. Yıllar itibariyle
Türkiye Kurulu Güç-Puant-Üretim Kapasitesi Gelişimi (Kaynak: TEİAŞ)
PUANT
|
ÜRETİM KAPASİTESİ
|
||||||||||||||
YILLAR
|
KURULU GÜÇ
|
ANİ
|
SAATLİK
|
BRÜT TALEP
|
ORTALAMA
|
GÜVENİLİR
|
|||||||||
(MW)
|
(MW)
|
(MW)
|
(GWh)
|
(GWh)
|
(GWh)
|
||||||||||
1980
|
5118,7
|
3947,4
|
3892,5
|
24616,6
|
24019
|
20934
|
|||||||||
1985
|
9121,6
|
5758,4
|
5689,1
|
36361,3
|
42927
|
38931
|
|||||||||
1990
|
16317,6
|
9180,4
|
9007,0
|
56811,7
|
81628
|
76301
|
|||||||||
1995
|
20954,3
|
14164,6
|
13827,0
|
85551,5
|
105257
|
97414
|
|||||||||
2000
|
27264,1
|
19389,9
|
19270,0
|
128275,6
|
147933
|
137555
|
|||||||||
2005
|
38843,5
|
25174,2
|
24987,0
|
160794,0
|
229697
|
217434
|
|||||||||
2010
|
49524,1
|
33391,9
|
33191,0
|
210434,0
|
291099
|
273164
|
|||||||||
2015
|
73146,7
|
43289,3
|
42482,2
|
265724,4
|
407226
|
373901
|
|||||||||
2016
|
78497,4
|
44734,0
|
44341,3
|
279286,4
|
434471
|
397370
|
|||||||||
2017
|
85200,0
|
47659,7
|
47062,4
|
296702,1
|
462858
|
421565
|
|||||||||
2018
|
88550,8
|
46159,6
|
45996,3
|
304166,9
|
472345
|
427741
|
|||||||||
ii)
Çevre Yatırımları
Üretim santrallerinin
özelleştirilmesinden sonra en büyük sorun; kömürlü termik santrallerin çevre
kirliliği yapmasını engelleyecek toz tutma sistemleri (elektrofiltreler) ve
baca gazı arıtma sistemleri (BGD sistemleri) gibi büyük yatırımların eksikliğiydi.
Ülkemizde mevcut linyit rezervlerinin büyük bir kısmı düşük kaliteli; yüksek
nem, kül ve kükürt içeren düşük kalorifik değerdeki kömürlerdir. Bu nedenle linyit
yakıtlı termik santrallerde oluşan baca gazındaki kükürtdioksit
konsantrasyonları mevcut sınır değerlerin çok üzerindedir. Avrupa Birliği
müktesebatına ve ülkemiz çevre mevzuatına uyum için termik santrallere baca
gazı arıtma tesisleri ve elektrofiltrelerin
entegre edilmesi gerekliliği ortaya çıkmıştır. Önceden Kamu elinde olan bu eski
santrallerin çevre mevzuatına uyumlu olarak çalıştırılabilmesi için gerekli
olan yatırımların, özelleştirilmelerden sonra özel sektör eliyle yaptırılması gerekmiştir.
Bunun için süreç içerisinde bir takım mevzuat düzenlemeleri yapılmıştır.
Santral ünitelerinin çevreye uyumlu
çalıştırılmaları için gerekli olan yatırım süreleri; ilk özelleştirmenin
gerçekleştiği tarih olan 2013 yılından 2019 yılı sonuna kadar (7 yıl) mevzuatta
yapılan düzenlemelerle kademeli olarak ötelenmiştir. Çok büyük yatırımlar olan baca
gazı arıtma sistemlerinin yapımı ortalama 18-24 ay kadar sürmektedir. Ancak
yatırım süresince üretim yapamayacak olan ünitelerin üretim kayıpları, söz
konusu yatırımların çok büyük maliyetleri gibi sebeplerden dolayı, bugüne kadar
özelleştirilen santrallerin büyük bir kısmı bu yatırımları
gerçekleştirmemiştir. Nitekim tekrar bir mevzuat düzenlemesi yapılmayarak 2020
yılının ilk ayında, 13 adet termik santralden 5 santralin üretimi
durdurulmuştur. Kısmi yatırım yapan ve yatırımları devam eden diğer santraller
şartlı olarak çalıştırılmaya devam edilmiştir.
i)
Elektrik Fiyatları
Ülkede yaşayan hane
halkı ve sanayi kuruluşlarının en çok ilgilendikleri konuların başında elektrik
fiyatları gelmektedir. Nitekim Kadir Has Üniversitesi Enerji ve Sürdürülebilir
Kalkınma Merkezi’nin (C.E.S.D) 2016 yılı Kasım ayı, 2017 yılı Aralık ayı ve
2018 yılı Aralık aylarında, 1209 kişi ile yüz yüze görüşmeler yöntemiyle yaptığı
Türkiye Toplumunun Enerji Tercihleri anket çalışmasına göre; ülkede yaşayan
halkın büyük bir kısmının önemli gördükleri konuların başında elektrik
fiyatları gelmektedir. Elektrik fiyatlarının çok yüksek olduğu da ayrıca
değerlendirilmiştir [3].
Tablo 2
Tablo 3
Özelleştirmelerin en önemli amaçlarından biri olan üretim ve işletme maliyetlerinin düşürülmesi ile elektrik fiyatlarının düşmesini sağlayıp, bunların tüm tüketicilere yansıtılmasında bir ilerleme kaydedilememiştir. Bugüne kadar tüketicilerin beklediği gibi elektrik enerjisi fiyatlarında bir düşüş yaşanmadığı gibi uzun vadede de fiyatların düşeceği öngörülmemektedir.
EPDK tarafından yayınlanan son verilere göre; tüm tarife gruplarında perakende enerji tarifelerinin (sistem bedelleri, vergi ve fon hariç, perakende satış hizmetleri - PSH dahil) yıllar itibariyle değişimleri aşağıdakişekilde yer almaktadır [4].
Ülkemiz doğal
gazda yüzde doksanların üzerinde dışa bağımlıdır. Elektrik Piyasasında
serbestleşmenin büyük oranda gerçekleşmesine rağmen doğal gaz piyasasında henüz
tam anlamıyla serbest bir piyasaya geçilmemiştir. Gazın tedarik edildiği
ülkelerle uzun dönemli kontratlar yapılmış olup, birçok ithalatçı ülkeye
nazaran daha yüksek fiyatlardan gaz temin edilmiştir. Serbestleşmenin
sağlanamamasından dolayı, ülkemizdeki doğal gaz santralleri dünyada seyreden
düşük doğal gaz fiyatlarından yararlanamamaktadır. Son yıllara kadar elektrik
üretiminde yüzde ellilere yakın doğal gaz kullanılmakta iken 2018 yılında gazın
payı yüzde otuzlar civarına inmiştir. Doğal gazın yüksek oranda üretim
santrallerinde kullanılması üretim maliyetlerini de yükseltmektedir. Tüm bunlar
iç piyasada hem gaz kullanıcılarına hem de elektrik üreticilerine olumsuz etki
etmektedir.
Elektrik
fiyatlarının düşmemesinin bir diğer nedeni de özellikle yerli ve yenilenebilir
enerji kaynaklı santrallere uygulanan sübvansiyonlardır. 2005 yılında Yenilenebilir Enerji Kanunu yürürlüğe
girerek; işletmeye giren yenilenebilir enerji kaynaklı santrallere 10 yıl süre
ile teşvik verilmesi sağlanmıştır. Ayrıca işletmeye giren santrallerin yerli
aksamları için de 5 yıl süreli teşvik uygulaması yapılmıştır. Söz konusu destek
mekanizması (YEKDEM) yeni bir düzenleme yapılmaması halinde, 2020 yılı sonuna
kadar devam edecek olup, hidrolik ve rüzgâr kaynaklı santraller için 7,3
$cent/kWh, jeotermal kaynaklı santraller için 10,5 $cent/kWh, güneş ve biyokütle
kaynaklı santraller için 13,3 $cent/kWh satın alma fiyatları uygulanmaktadır. Ancak, önümüzdeki 5 yıl içerisinde
santrallerin büyük bir çoğunluğunun teşvik süresi bitmiş olup, normal piyasa
koşullarında üretim yapacaklardır. Bu durumda; hammadde maliyetleri olmayan,
işletme maliyetleri de son derece düşük olan söz konusu santrallerin,
işletmelerinin ilk 10 yılında da kendilerini amorti ettikleri düşünülürse,
ürettikleri elektrik enerjisini çok ucuza satabileceklerdir. Böyle olması
durumunda piyasadaki elektrik fiyatlarında bir düşüş
beklentisi oluşabilecektir. Ancak yenilenebilir enerji kaynaklı üretim yapan
şirketlerin YEKDEM mekanizmasının devam ettirilmesi yönünde yoğun talepleri
bulunmaktadır.
Ayrıca, 2016 yılında Bakanlar Kurulu Kararıyla; yerli kömür
kaynaklarından üretilen elektrik maliyetlerinin piyasada oluşan elektrik satış
bedellerinin altında kaldığı gerekçesiyle bu santrallerin üretimlerinin
belirlenecek bir kısmının Kamu tarafından satın alınması kararlaştırılmıştır.
Yeni kurulan yerli kömür santralleri ile özelleşen termik santrallerin
üretimine destek amaçlı alınan bu kararda, mülga TETAŞ tarafından her sene
enflasyona göre belirlenecek bir fiyatla satın alınmasını temin edecek
düzenlemeler yapılmıştır.
Piyasadaki
fiyatlarının düşmemesine rağmen hâlihazırda ülkemizin elektrik fiyatları, birçok
Avrupa ülkesi ve OECD ülkelerine nazaran düşük oranlarda seyretmektedir (Tablo
4) [2].
Tablo 4. Bazı Gelişmiş ve OECD Ülkelerinde Elektrik Satış Fiyatlarının
Sıralaması (2017 yılı)
SANAYİ FİYATI
|
MESKEN FİYATI
|
|||||||
ÜLKE ADI
|
$/kWh
|
ÜLKE ADI
|
$/kWh
|
|||||
1
|
İTALYA
|
0,174
|
1
|
DANİMARKA
|
0,358
|
|||
2
|
JAPONYA
|
0,161
|
2
|
ALMANYA
|
0,353
|
|||
3
|
ŞİLİ
|
0,159
|
3
|
BELÇİKA
|
0,329
|
|||
4
|
ALMANYA
|
0,145
|
4
|
İSPANYA
|
0,312
|
|||
5
|
SLOVAKYA
|
0,141
|
5
|
İTALYA
|
0,280
|
|||
6
|
İNGİLTERE
|
0,139
|
6
|
PORTEKİZ
|
0,268
|
|||
7
|
BELÇİKA
|
0,137
|
7
|
İRLANDA
|
0,257
|
|||
8
|
PORTEKİZ
|
0,135
|
8
|
AVUSTURALYA
|
0,249
|
|||
9
|
İRLANDA
|
0,129
|
9
|
JAPONYA
|
0,239
|
|||
10
|
LETONYA
|
0,129
|
10
|
İNGİLTERE
|
0,232
|
|||
11
|
İSPANYA
|
0,127
|
11
|
AVUSTURYA
|
0,230
|
|||
12
|
İSVİÇRE
|
0,122
|
12
|
İSVİÇRE
|
0,212
|
|||
13
|
FRANSA
|
0,116
|
13
|
HOLLANDA
|
0,211
|
|||
14
|
LİTVANYA
|
0,116
|
OECD
|
0,203
|
||||
OECD
|
0,104
|
14
|
FRANSA
|
0,202
|
||||
15
|
AVUSTURYA
|
0,110
|
15
|
YENİ ZELANDA
|
0,201
|
|||
16
|
YUNANİSTAN
|
0,105
|
16
|
FİNLANDİYA
|
0,199
|
|||
17
|
ESTONYA
|
0,103
|
17
|
ŞİLİ
|
0,197
|
|||
18
|
KORE
|
0,100
|
18
|
YUNANİSTAN
|
0,196
|
|||
19
|
ÇEK CUMHURİYETİ
|
0,096
|
19
|
İSVEÇ
|
0,196
|
|||
20
|
POLONYA
|
0,096
|
20
|
LÜKSEMBURG
|
0,191
|
|||
21
|
MACARİSTAN
|
0,094
|
21
|
LETONYA
|
0,188
|
|||
22
|
DANİMARKA
|
0,093
|
22
|
SLOVENYA
|
0,187
|
|||
23
|
HOLLANDA
|
0,093
|
23
|
ÇEK CUMHURİYETİ
|
0,183
|
|||
24
|
SLOVENYA
|
0,093
|
24
|
SLOVAKYA
|
0,180
|
|||
25
|
MEKSİKA
|
0,090
|
25
|
POLONYA
|
0,172
|
|||
26
|
KANADA
|
0,084
|
26
|
ESTONYA
|
0,159
|
|||
27
|
LÜKSEMBURG
|
0,084
|
27
|
NORVEÇ
|
0,136
|
|||
28
|
TÜRKİYE
|
0,088
|
28
|
MACARİSTAN
|
0,131
|
|||
29
|
FİNLANDİYA
|
0,079
|
29
|
LİTVANYA
|
0,131
|
|||
30
|
İSVEÇ
|
0,070
|
30
|
ABD
|
0,129
|
|||
31
|
ABD
|
0,069
|
31
|
KANADA
|
0,113
|
|||
32
|
NORVEÇ
|
0,068
|
32
|
KORE
|
0,110
|
|||
33
|
TÜRKİYE
|
0,088
|
||||||
34
|
MEKSİKA
|
0,063
|
||||||
Kaynak: IEA Statistics,
Electricity Information 2019
|
i)
Kişi başı Elektrik Tüketim Miktarları
Elektrik piyasasının serbestleşmesi
sonucu yapılan özelleştirmelerde bakılması gereken sonuçlardan bir diğeri de
kişi başı elektrik tüketim miktarlarıdır. Elektrik enerjisi tüketimi;
sanayileşme, ekonomik ve sosyal gelişmenin en önemli göstergelerinden biridir.
Bir ülkede kişi başına tüketilen elektrik enerjisi o ülkede hayat standardını
yansıttığı gibi kişi başına tüketilen elektrik enerjisi ne kadar yüksekse, kişi
başına düşen gelir de o kadar yüksektir denebilmektedir. Ülkemizin de amacı;
kişi başına tüketilen elektrik tüketim miktarlarının OECD ülkeler ortalaması ve
gelişmiş ülkeler seviyesinde olmasının sağlanmasıdır. TEİAŞ verilerine göre; ülkemizin
2017 yılı kişi başı net elektrik tüketimi 2844 kWh iken, ABD 11681 kWh, Norveç
21591 kWh, OECD ülkeleri ortalaması ise 7329 kWh olmuştur [2]. OECD üyesi olan
ülkemizin bu ortalamaları yakalaması kısa dönemde mümkün görülmemektedir.
ii)
İstihdam
Sektördeki özelleştirmeler ile birlikte
bugüne kadar her yılı büyük zararlarla kapatan büyük Kamu şirketlerinin
zararlarından kurtulmaları, Kamu işletmeciliğinden kaynaklanan aşırı istihdamın
önlenebilmesi ve verimlilik artışı ile sağlanan tüm faydaların tüketicilere
yansıtılması beklenmiştir. Kamu şirketlerinde büyük zararlar oluşmamasına
rağmen beklenen aşırı istihdam düşürülememiştir. Ancak özelleştirilen üretim
santrallerinin ve dağıtım tesislerinin işletilmesinde; daha az istihdam ile
daha çok üretim gerçekleştirilebilmiştir.
Sonuç
2001 yılında yürürlüğe
giren ve 2013 yılında revize edilen Elektrik Piyasası Kanunu’nun birinci
maddesi, söz konusu Kanunun dolayısıyla piyasanın kurulma amacını belirtmiştir.
Maddede belirtilen amaç; “elektriğin yeterli, kaliteli, sürekli, düşük
maliyetli ve çevreyle uyumlu bir şekilde tüketicilerin kullanımına sunulması
için, rekabet ortamında özel hukuk hükümlerine göre faaliyet gösteren, mali
açıdan güçlü, istikrarlı ve şeffaf bir elektrik enerjisi piyasasının oluşturulması
ve bu piyasada bağımsız bir düzenleme ve denetimin yapılmasının sağlanması”
şeklindedir. Elektrik sektöründe, piyasanın oluşturulmasının en önemli adımlarından
biri de özelleştirilmelere yönelik çalışmalar olmuştur.
Kanunun amacında belirtilen; elektrik enerjisinin yeterli, kaliteli,
sürekli, rekabet ortamında güçlü ve istikrarlı bir şekilde sunulması sağlanmış
olup, düşük maliyetli ve çevreye uyumlu bir şekilde tüm tüketicilere
ulaştırılması tam anlamıyla henüz sağlanamamıştır. Sektördeki
yatırımcılar ve tüketiciler için öncelikli öneme sahip konu; enerji
maliyetlerinin ve fiyatlarının geleceğidir. Bu da arz ve talebi dengeli bir
şekilde yöneterek, enerjiyi verimli kullanıp, daha düşük maliyetli enerji
kaynaklarından faydalanmak ile olacaktır.
Ülke dışından ithal
edilen doğal gaz, petrol ve petrol türevleri ile ithal kömür gibi enerji
kaynakları, ülke içinde üretilen hem elektrik enerjisi maliyetlerini hem de
cari açık oranlarını artırmaktadır. Ayrıca sadece bir kaç ülkeden ithal
edilmesi ile enerji güvenliği sorunu da yaşanabilmektedir. Enerji ham
maddelerinde, ülkemizin dışa bağımlılığını azaltmak ve enerji kaleminin cari
açığa daha az etki etmesini sağlamak için yeni ve yerli enerji kaynaklarımızdan
ve de alternatif enerji kaynaklarından azami oranda faydalanmamız ve hepsinden
önemlisi de kullanılan kaynağın verimli bir şekilde kullanılması gerekmektedir.
Özellikle son yıllarda elektrik enerjisi arz güvenliği
sorunu yaşanmamakla birlikte üretilen enerjinin tüm tüketicilere kesintisiz,
kaliteli, düşük maliyetli ve verimli bir şekilde ulaştırılması için Kamu’ya ve
özel sektöre çok iş düşmektedir.
Kaynaklar
TEİAŞ,
Giriş Tarihi: 08.03.2020, 30.03.2020
4. Kadir Has Üniversitesi Enerji ve
Sürdürülebilir Kalkınma Merkezi (C.E.S.D) Türkiye Toplumunun Enerji Tercihleri
anket çalışması
Giriş
Tarihi: 15.04.2020
EPDK, Giriş Tarihi: 03.04.2020
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
ENERJİ DEPOLAMA SİSTEMLERİNİN ÇEVRESEL VE EKONOMİK ETKİLERİ
Giriş 21. yüzyılın başından itibaren artan enerji talebi, fosil yakıt rezervlerinin sınırlılığı ve iklim değişikliğinin yol açtığı küres...
-
Hidrolik Su Türbinlerinde Suni Dolgu Malzeme Kullanılarak Kavitasyon Onarımı Kavitasyon; su zerreciklerinin çok büyük bir hız...
-
Yrd. Doç. Dr. Aydın ÇITLAK* e-mail: acitlak@firat.edu.tr Mak. Yük. Müh. Mücahit SAV** e-mail: mucahit.sav@euas.gov.tr * Fırat...
-
ENERJİ ARZ GÜVENLİĞİMİZ Mücahit SAV - Mak. Yük. Müh. ...