BP Enerji Görünümü Raporu’nda, gelecek otuz yılın
muhtemel sonuçlarını ve etkilerini keşfetmeye yardımcı olmak maksadıyla Hızlı
(Rapid), Net Sıfır Emisyon (Net Zero) ve Mevcut
Durum (Business-As-Usual, BAU) olmak üzere üç senaryo üzerinde duruluyor.
Bu senaryolar gelecekte ne olacağına veya BP’nin ne olmasını istediğine dair
tahminler değildir. Daha ziyade, enerji geçişinin doğası ile ilgili farklı
yargı ve varsayımların olası sonuçlarını araştırırlar. Senaryolar arasındaki
farklılıklar, ekonomik ve enerji politikaları ve sosyal tercihler bağlamındaki
farklı varsayımların bir kombinasyonundan kaynaklanmaktadır.
Hızlı senaryosuna göre enerji kullanımından kaynaklanan karbon emisyonlarının 2018 seviyelerine göre 2050 yılına kadar yaklaşık yüzde 70 azalması bekleniyor. Net Sıfır Emisyon senaryosuna göre, 2050 yılına kadar karbon emisyonlarındaki azalma yüzde 95’in üzerindeki değerlere çıkıyor.
Mevcut Durum senaryosuna göre; hükümet politikalarının,
teknolojilerinin ve toplumsal tercihlerin yakın geçmişte görülenin devamı
şeklinde ve hızla gelişmeye devam ettiği varsayılıyor. Senaryoda, enerji
kullanımından kaynaklanan karbon emisyonlarının 2050 yılına kadar, 2018
seviyelerinin sadece yüzde 10 altında olacağı varsayılıyor.
Rapora göre, dünya daha düşük karbona doğru ilerliyor.
Dünyadaki enerji sistemleri, yakıtlar arasındaki artan rekabet ve müşterilerin
ihtiyaçları ve istekleri doğrultusunda çeşitlenerek köklü bir dönüşüm
geçiriyor. Elektrifikasyon arttıkça, enerji tüketimi de fosil yakıtlardan
yenilenebilir enerjiye doğru yön değiştiriyor. Karbon fiyatlarındaki artış gibi
temel politik önlemlerin ise, enerji kullanımı kaynaklı emisyonları kalıcı
olarak azaltması bekleniyor.
Birincil enerji talebi, Hızlı ve Net Sıfır Emisyon’da
yaklaşık %10 ve Mevcut Durum’da yaklaşık %25 artmaktadır.
Nihai enerji tüketiminde elektriğin önemi önümüzdeki
30 yıl içinde önemli ölçüde artacaktır. Yenilenebilir enerjilerin kömüre karşı
pay kazanmasıyla elektrik üretiminin karbon yoğunluğu önemli ölçüde düşecek.
2018’de %20 olan nihai enerji tüketimdeki elektriğin payı 2050’ye kadar Mevcut
Durum’da %34’e, Hızlı’da %45’e ve Net Sıfır’da %50’nin üzerine çıkacak.
Yenilenebilir enerji de en hızla gelişen enerji
kaynağı olarak görülüyor. 2018’de birincil enerjideki yüzde 5 olan
yenilenebilir enerji oranı 2050’ye kadar, Net Sıfır Emisyon’a göre yüzde 60’a,
Hızlı’ ya göre yüzde 45’e kadar yükseliyor. Mevcut Durum’a göre ise nispeten
daha az büyüme olsa da önümüzdeki 30 yılda birincil enerjideki büyümenin büyük
kısmını oluşturuyor. Rüzgar ve güneş enerjisi ağırlıklı yenilenebilir enerji,
önümüzdeki 30 yıl içinde en hızlı büyüyen enerji kaynağı olacaktır ve yeni
rüzgar ve güneş kapasitesinin geliştirilmesinde ve bu enerjilere yapılan
yatırımlarda önemli bir artış beklenmektedir.
Gelecek 30 yıl içinde, rüzgar ve güneş maliyetleri,
Hızlı’da sırasıyla yaklaşık %30 ve%65 ve Net Sıfır Emisyon’da %35 ve%70
azalacak.
Tüm senaryolarda gelecek 30 yıl içinde petrol
talebinde düşüş olacağı varsayılıyor. Bu düşüşün ölçeği ve hızı, karayolu
ulaşımının artan verimliliği ve elektrifikasyonundan kaynaklanmaktadır. Doğal
gazın görünümü ise petrolden daha dayanıklıdır çünkü gelişmekte olan
ülkelerdeki kömüre olan bağımlılığı azaltması ve karbon yakalama ve depolama
(CCUS) birleştiğinde sıfıra yakın bir karbon enerjisi kaynağı olarak
kullanılabilmesi onun kayda değer avantajları olarak gösteriliyor.
Hidrojen ve biyoenerji kullanımı artıyor.
Hem Hızlı hem de Net Sıfır Emisyon senaryoları karbon
fiyatlarının 2050’ye kadar, gelişmiş ülkelerde 250 dolar/ton CO2’ye
ulaşacağı ve gelişmekte olan ekonomilerde ise 175 dolar/ton CO2
seviyelerine geleceği ve bu itibarla önemli ölçüde bir artış göstereceğini
varsayıyor. Mevcut Durum senaryosu ise gelişmiş ekonomilerde 65 dolar/tonCO2 ve
gelişmekte olan ekonomilerde 35
dolar/tonCO2 değerleriyle çok daha düşük karbon fiyatları olacağını
varsayıyor.
Her üç senaryoda da küresel GSYİH yıllık büyüme
ortalamaları (2015 Satın Alma Gücü Paritesi bazında) yaklaşık %2,6’dır.
Küresel faaliyetteki genişleme, nüfus artışıyla
desteklenecek ve dünya nüfusunun 2 milyardan fazla artarak 2050 yılına kadar
yaklaşık 9,6 milyara ulaşacağı öngörülüyor.
Endüstride kömür kullanımı her üç senaryoda da keskin
bir şekilde düşüyor.
Hindistan, her üç senaryoda da 2050’ye kadar birincil
enerji talep artışının en büyük kaynağı oluyor.
Petrol ve doğalgaz ihracatı Ortadoğu ve Rusya’nın
hakimiyetinde olmaya devam ediyor.
Sıvı yakıt talebinin görünümüne ulaşım sektöründeki
değişiklikler hakimdir.
LNG, hem Hızlı hem de Mevcut Durum senaryosunda önemli
ölçüde genişleyerek daha rekabetçi, küresel olarak entegre bir gaz pazarı
oluyor.
Nükleer enerji, 2050’ye kadar Hızlı ve Net Sıfır’da
sırasıyla yaklaşık %100 ve %160 artarak, güçlü bir şekilde büyüyor.
Hidroelektrik önümüzdeki 30 yıl içinde büyüyor, ancak
geçmişe göre daha yavaş bir hızda.
Dünya düşük karbonlu bir enerji sistemine geçerken
hidrojenin rolü artıyor.
Kaynak: “BP
Energy Outlook 2020”, BP