20 Kasım 2019 Çarşamba

KEBAN VE KARAKAYA HİDROELEKTRİK SANTRALLERİNİN BÖLGE VE ÜLKE EKONOMİSİNE GETİRİLERİ


Kenan İNALLI*, Aydın ÇITLAK** ve Mücahit SAV***

       * EÜAŞ Genel Müdürlüğü Keban HES İşletme Müdürlüğü/Elazığ

                                                         E-posta: kenan.inalli@euas.gov.tr

                                       ** Fırat Üniversitesi Müh. Fak. Mak. Müh. Bölümü/Elazığ

                                                         e-posta: acitlak@firat.edu.tr

                                     *** EÜAŞ Genel Müdürlüğü, Enerji Bakanlığı/ Ankara

                                                        e-posta: mucahit.sav@euas.gov.tr  

ÖZET: Ülkemizin büyümesi ve gelişmesi ile buna bağlı olarak artan enerji ihtiyacının bir kısmını karşılayabilmek için akarsularımızın hidroelektrik potansiyelinin tamamının değerlendirilmesi gerekmektedir. Diğer sektörlerin uygulanamadığı bazı coğrafi bölgelerde bu potansiyeli kullanarak sosyo ekonomik uyumu sağlamak, yeni iş alanları oluşturarak istihdamı artırmak zorunluluk haline gelmiştir.  

Ülkemiz Avrupa’da Norveç’ten sonra en büyük hidroelektrik enerji potansiyeline sahiptir. Hidrolik potansiyelimizin en fazla olduğu Fırat havzasında; Keban, Karakaya ve Atatürk HES gibi çok büyük santrallerin mevcut üretim kapasiteleri, ülke enerji arzımız ile bölgenin ekonomik kalkınması açısından da önemlidir. Bu çalışmada; ülkemiz elektrik enerjisi üretimi içinde Doğu Anadolu Bölgesi’nin payı irdelenecek olup, üretilen elektrik enerjisi ile ülke ekonomisi ve enerji arzına olan katkıları detaylıca incelenecektir. Başta Türkiye’nin en büyük Hidroelektrik santrallerinin (HES) üzerinde olduğu Fırat Nehri ve bu nehrimizle ilintili Karasu ve Murat Nehirlerinin potansiyelleri ile bunun getirileri ve bölge ve ülke ekonomisine katkıları ayrıntılı olarak araştırılmıştır. 

Anahtar Kelimeler: Elektrik enerjisi, hidrolik enerji, Keban Hidroelektrik Santrali (HES), Karakaya Hidroelektrik Santrali.  

Abstract: All of our rivers hydroelectric potentials must be used to meet some part of our countries energy demand, which is increased depending upon improvement and growth at the field of our economy. In some geographical areas, where other sectors are unenforceable, as using of this potential to make social-economic harmony and to create new job areas and increasing of employment are residual must now. 

Our country has the second biggest hydro-energy potential after Norway in Europe. In EUPRATHES basin, the greatest hydroelectric potential in Turkey, Keban, Karakaya and Atatürk HEPP’s are located in, is important for economical development of region and security of energy supply of Turkey. In this study; the share of the Eastern Anatolia Region in electricity generation of our country is examined, contribution of region at the produced electrical energy will be analyzed in detail at whole country's economy and energy supplies. Particularly Turkey's largest hydroelectric power plants (HEPP) located in the Euphrates and up- Euphrates (Karasu and Murat) basin’s contributions to national economy and benefits for regions are researched in detail. 

Keywords: Electric energy, hidrolic energy, Keban HEPP, Karakaya HEPP 

1.      GİRİŞ 

Enerji hayat kalitesini iyileştiren, ekonomik ve sosyal iyileşmeyi sağlayan en önemli faktördür. Günümüzde dünya nüfusunun % 20’sinden fazlasını teşkil eden 1,5 milyar insan halen elektriğe kavuşmuş değildir. 2030 yılında bu sayının sadece 200 milyon azalması beklenmektedir. Bu insanların % 85’i Afrika ve Güney Asya’nın kırsal bölgelerinde yaşamakta olup enerjiye erişimlerinin sağlanması son derece önemlidir [1]. 

Ülkelerin büyümesi için sanayileşmeye, sanayileşme için ucuz, temiz ve kesintisiz enerjiye, enerji için ise finans, teknoloji ve insan kaynağına ihtiyaç olmaktadır. Günümüzde ülkelerin gelişmişlik seviyeleri artık tükettikleri enerji ile ifade edilmektedir. OECD ülkeleri içerisinde yer alan ülkemizin de ekonomik gelişmişlik seviyesini yakalayarak bu pazarda yerini alması çok önemlidir. 

Ancak enerji kaynakları bakımından net ithalatçı ülke konumunda olan Türkiye’de 2010 yılında enerji arzının petrolde ve doğalgazda % 90’ların üzerinde, kömürde ise % 20 oranında olmak üzere toplam enerjinin % 72’lik bölümünü ithalat ile karşılamıştır [2]. Türkiye’nin son 10 yıllık dış ticaret dengesi ve enerji ithalatı; 2000-2010 yılları arasında yapılan toplam ihracat 706 Milyar USD, ithalat 1.083 Milyar USD, ham petrol + doğalgaz + kömür ithalatı 154 Milyar USD olmuştur. 377 Milyar USD olan dış ticaret açığının % 41’i enerji ihtiyacından kaynaklanmıştır. Son 10 yıllık trend ihracat arttıkça enerji ithalatının arttığını göstermektedir [2].    

2.      TÜRKİYE’NİN ELEKTRİK ENERJİSİ DURUMU 

Türkiye, 2009 yılında Çin’den sonra dünyada en çok elektrik enerjisi talep artışı olan ikinci ülke olmuştur. Yüksek orandaki enerji talebine karşılık enerji arzında şimdi olmasa bile ileriki yıllarda sorunlarla karşılanması beklenmektedir. Zira Türkiye Elektrik İletim A.Ş. Genel Müdürlüğü’nün (TEİAŞ) 2009-2018 yılları için yaptığı 10 yıllık kapasite projeksiyonuna göre; 120 milyar kWh olan linyit ve 130 milyar kWh olan hidrolik kaynaklarımızın tamamı elektrik üretiminde kullanılsa bile, 2018 yılında yüksek senaryodaki 357,2 milyar kWh’lık talep karşılanamamaktadır [3]. 2018 yılındaki talebin karşılanabilmesi için her yıl 3-4 bin MW’lık bir ilave kapasite oluşturulmalı ve 4-5 milyar dolarlık yatırım yapılması gerekmektedir.  TEİAŞ tarafından çalışması yapılan 2018 yılına kadar olan Türkiye’nin elektrik enerjisi arz ve talep tahmini şekil 1’de gösterilmiştir. 

2015 yılına kadar 15 bin MW’lık yeni projelerin gerçekleşmemesi sonucunda arz sıkıntısının olacağı belirtilmektedir.  Bu nedenle yeterli destek ve teşviklerle başta hidrolik olmak üzere tüm doğal kaynaklarımızı daha büyük ölçülerde değerlendirmemiz gerekmektedir.
 


 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 
                                                   Şekil 1. Türkiye’nin Elektrik Enerjisi Arz ve Talep Tahmini
 

Ülkemiz elektrik enerjisi üretimine kaynaklar açısından bakıldığında; 2010 yılı sonu itibariyle şekil 2’de görüldüğü gibi, toplam elektrik üretiminin % 33,1’si doğalgazdan, % 32’si hidrolik kaynaklardan, % 17,5’u yerli kömürden, % 5,5’u ithal kömürden, % 4,3’ü sıvı yakıtlardan, % 3,2’si fuel-oil’ den,  % 2,6’sı rüzgâr enerjisinden ve  % 1,8’i de diğer enerji kaynaklarından sağlanmıştır. Kamu’nun bu üretimde 2009 yılında sahip olduğu pay % 54,1 iken, 2010 yılında bu rakam  % 49,8’e düşerken, geri kalan % 50,2’lik üretim ise özel sektör tarafından karşılanmıştır [4].

 

 

 

                           

 

 

 
 
                            Şekil 2. 2010 Yılında Türkiye’deki Enerji Kaynaklarının Üretime Katkısı

Şekil 3’ de Türkiye kurulu gücünün yıllara göre gelişimi görülmektedir. Türkiye’nin Kurulu güç dağılımı incelendiğinde özellikle 2000’li yıllardan sonra daha hızlı bir artışın olduğu görülmektedir. 2009 yılı sonunda 44.761 MW olan Türkiye elektrik enerjisi kurulu gücümüz 2010 yılı sonu itibariyle 48.591 MW olmuştur. Ülkemiz Avrupa’da Norveç’ten sonra en büyük hidroelektrik enerji potansiyeline sahiptir. Hidroelektrik potansiyeli bu kadar yüksek olan ülkemizde 2010 yılı sonu itibariyle 233 adet hidroelektrik santral elektrik üretimi yapmaktadır. Şekil 4’ de de görüldüğü gibi 2000 yılındaki hidroelektrik santrallerin kurulu güçleri 11.175 MW ve toplam elektrik üretimi kapasitesine katkısı 30.878 GWh iken, 2010 yılında ise kurulu güç yaklaşık 15.525 MW’a ve toplam ekonomik potansiyelin de yaklaşık % 40’ına karşılık gelen 40.000 GWh’lık ortalama elektrik üretimi söz konusudur [6].
Bu hidroelektrik potansiyelin yaklaşık 6.400 MW’ı (% 40-45) Fırat nehri havzasından karşılanmaktadır. Hidrolik potansiyelimizin en fazla olduğu Fırat havzasında; Keban, Karakaya ve Atatürk Hidroelektrik Santralleri gibi çok büyük santrallerin mevcut üretim kapasiteleri, ülke enerji arzımız ile bölgenin ekonomik kalkınması açısından da önemlidir.
                                                                                     

     Şekil 3. Türkiye Kurulu Güç Gelişimi.

Metin Kutusu: Türkiye Hidrolik Potansiyel Kurulu
Güç Gelişimi (MW)


 

 

 

 

 

 

 

 

 

 
                                     
                                        Şekil 4. Türkiye Hidrolik Potansiyel Kurulu Güç Gelişimi

 
3.      FIRAT HAVZASI - KEBAN VE KARAKAYA HES 

3.1.Fırat Havzası 

Su ve toprak kaynaklarınca zengin olan Doğu Anadolu Bölgesinde yer alan Fırat havzası; ülke ve bölge ekonomisi için çok önem arz etmektedir. Fırat nehri, Dicle nehri ile birlikte ülkemiz toplam yüzey sularının % 28’ini, bölge ve ülkenin ekonomik olarak sulanabilir toplam alanının % 20’ sini oluşturmaktadır. Bu büyük su potansiyelinin belirlenmesi, kaynağın sulama, elektrik enerjisi üretimi, sel ve kuraklık kontrolü gibi amaçlar içi sürdürülebilir bir tarzda geliştirilmesine zemin oluşturmuştur. 

Fırat nehri; Doğu Anadolu Bölgesinde 3000 m yükseklikteki dağlık araziden doğan Murat, Munzur, Karasu ve Peri sularının birleşmesinden meydana gelmiştir. Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinden geçip Basra körfezine dökülmektedir. Ülkemizi terk ettiği Suriye sınırına kadar 128.428 km2’lik bir alanı kaplamaktadır. Nehir; hidrolik enerji bakımından Türkiye’nin en büyük su kaynağıdır. Yıllık ortalama akımı 26.654 milyar m3 olup, sınırlarımızı terk ettiği yerde ise 30 milyar m3’e ulaşmaktadır. Bu akımın % 80’den fazlası Keban barajının kuzey tarafındaki havzadan gelmektedir [7].  

Ülke elektrik enerjisi kurulu gücü içindeki payı % 40-45 dolaylarındadır. Havzada; Keban (1330 MW, 6600 GWh/yıl), Karakaya (1800 MW, 7500 GWh/yıl), Atatürk (2400 MW, 8100 GWh/yıl), Birecik (672 MW, 2516 GWh/yıl) ve Karkamış (189 MW, 652 GWh/yıl) santralleri devreye girmiştir [8]. Bu potansiyele ek olarak birçok küçük ve orta ölçekli elektrik santrali de Kamu veya özel teşebbüsler tarafından işletilmekte ve her geçen zaman içerisinde de yenileri devreye alınabilmektedir.

3.2. Keban Hidroelektrik Santrali 

Keban Hidroelektrik Santrali (HES), Elazığ’ın 45 km kuzey doğusunda olup Murat ile Karasu nehirlerinin birleştiği yerden 10 km daha aşağıda, nehrin aktığı en dar boğazlardan birindedir. 1974 yılında ilk servise giren santral, 4x157,5 + 4x175 olmak üzere toplam 1330 MW kurulu gücündedir. Türkiye’nin 3. büyük hidroelektrik santrali olan Keban Barajı, yıllık yaklaşık olarak 6.600.000.000 kWh enerji üretmektedir. Şimdiye kadar yapılan maksimum üretim 1982 yılında 8.286.857 kWh, minimum üretim ise 2001 yılında 3.778.538 kWh olarak gerçekleşmiştir. Fırat Nehri, yılın muhtelif zamanlarında çok farklı bir akım rejimine sahiptir. Ortalama debi 635 m3/sn, kış aylarında 200-300 m3/sn, feyezan mevsimi olan Nisan ve Mayıs yıllarında ise 2000-5000 m3/s arasında değişmektedir [8]. 

Keban İşletme Müdürlüğü’nün sorumluluğunda olan ve Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca işletme hakkı satışı yapılan bölge santralleri şöyledir: 2x85 MW kurulu gücünde bulunan Özlüce HES (Elazığ), 3x4,8 MW kurulu gücünde bulunan Çağ Çağ HES (Mardin), 1 x 0,832 MW kurulu gücünde bulunan Kernek HES (Malatya), 2x0,16 MW kurulu gücünde bulunan Erkenek HES (Malatya), 3x1,5 MW kurulu gücünde bulunan Derme HES (Malatya) ve 1x0,056 MW + 1x0,060 MW kurulu gücünde bulunan Çemişgezek HES (Tunceli) ve ayrıca 2011 yılı içerinde üretime geçecek olan 4x 40 MW kurulu gücünde olan Alparslan 1 HES (Muş) [5], [8]. 

3.3. Karakaya Hidroelektrik Santrali 

Karakaya HES, Keban barajının mansabında, Diyarbakır’ın Çüngüş ilçesine 25 km mesafede kurulmuştur. Baraj gölü Keban barajı çıkışından itibaren başlar. Malatya, Elazığ, Diyarbakır ve Adıyaman il sınırları içerisinde kalır. Santral, 6x300 MW olmak üzere toplam 1800 MW Kurulu gücü ve yıllık yaklaşık olarak 7.500.000.000 kWh enerji üretimi ile Atatürk HES’ den sonra Türkiye’nin en büyük 2. santralidir. 1987 yılında ilk üretime başlamıştır [10]. Şimdiye kadar yapılan maksimum üretim 1998 yılında 9.127.980 kWh, minimum üretim ise 1987 yılında 3.363.530 kWh olarak gerçekleşmiştir. Karakaya HES için minimum debi 212,20 m3/sn, maksimum debi ise 241 m3/sn’dir [5], [9]. 

Karakaya HES tarafından bölgede işletilen bazı santraller bulunmaktadır. Karakaya İşletme Müdürlüğü’nün sorumluluğunda olan bölge santralleri ise şöyledir: 2x55 MW kurulu gücünde bulunan Dicle HES (Diyarbakır), 2x47.25 MW kurulu gücünde bulunan Kralkızı HES (Diyarbakır) ve 3x64 + 1x6 MW kurulu gücünde bulunan Batman HES (Batman) [9]. 

4.    SANTRALLERİN BÖLGE VE ÜLKE EKONOMİSİNE KATKILARI  

4.1.Keban ve Karakaya HES’lerinin Üretim Açısından Bölge ve Ülke Elektriğine Katkıları 

Keban ve Karakaya HES’lerinin üretim kapasitesi açısından ülke ve bölge ekonomisine katkısı oldukça fazladır.  Keban HES’in kuruluşundan 2010 yılı sonuna kadar yaptığı toplam üretim; 223.872.000 MWh’ tır. Karakaya HES’in kuruluşundan 2010 yılı sonuna kadar yaptığı toplam üretim ise; 177.692.000 MWh’ tır.

Keban ve Karakaya HES’lerinin son on yıllık üretimleri şekil 5’de gösterilmiştir [8], [9].

 

Metin Kutusu: Son 10 Yıllık Üretimler (MWh)                                               

                                          
                  

Şekil 5. Keban ve Karakaya HES’e ait son 10 yıllık üretim miktarları (MWh)

 
    Keban ve Karakaya HES’lerinin 2010 yılında yapmış oldukları aylık üretimler ise şekil 6’da gösterilmiştir [8], [9].


Metin Kutusu: 2010 Yılı Aylık Üretimler (kWh)
                                   

 

 

 

 

 

 

 

 

 
                                 Şekil 6. Keban ve Karakaya HES 2010 yılı aylık üretimleri (kWh)

 
4.2. Keban HES ve Karakaya HES Gölünde Balıkçılık Faaliyetleri 

1974 yılından itibaren su tutulmaya başlanan Keban baraj gölünde, tarım alanlarının su altında kalması sebebiyle bölge halkı arasında balıkçılık faaliyetleri artmış olduğu gözlenmektedir. Gerek kafes balıkçılığı ve gerekse de ağ balıkçılığı günümüze kadar gelişme göstermiştir. Keban baraj gölünde 16 bölgeye ayrılmış vaziyette su ürünleri avlama kooperatifleri kurulmuş ve de yaklaşık olarak 600 balıkçı bu işle geçimini sağlamaktadır. 

Av balıkçılığının yanında, devlet tarafından 2010 yılındaki “Hayvancılığın desteklenmesi hakkında uygulama esasları” tebliği gereğince sağlanan teşviklerden dolayı Keban ve Karakaya baraj gölünde kafes balıkçılığı son yıllarda çok gelişme göstermiştir. Keban baraj gölünde 21’i aktif ve 71’ide proje aşamasında olmak üzere yaklaşık 28.500 ton kapasiteli kafes balıkçılığı bulunmaktadır. Karakaya baraj gölünde ise, 58’i aktif 58’ide proje aşamasında olmak üzere yaklaşık 26.500 ton kapasiteli kafes balıkçılığı bulunmaktadır. Bu kafes balıkçılığında genellikle gökkuşağı alabalığı yetiştirilmekte olup, bütün bölgeye başta olmak üzere tüm yurda pazarlanabilmektedir. Bu da bölgeye gerek ekonomik olarak bir katkı sağlamakta ve gerekse de işsizliği azaltma da önemli bir faktör olarak karşımıza çıkmaktadır [10]. 

4.3. Keban Baraj Gölünden Sulama Yapılması 

Keban baraj gölünün oluşumundan sonra, Elazığ Uluova bölgesinde Eyüpbağları Pompa istasyonu ile gölden alınan su, 11.670 hektarlık bir tarım alanının sulanmasında kullanılmaktadır. Bunun yanında Elazığ Kovancılar bölgesindeki sulama birliği ise gölden alına su ile yaklaşık olarak 6.000 hektarlık bir tarım alanının sulamasını yapmaktadır. 

Baraj gölü sularından faydalanmak amacı ile 1993 yılında başlatılan ve henüz inşası devam eden Kuzova sulama projesinin tamamlanması ile de 29.144 hektarlık alanın sulanması hedeflenmektedir. Çemişgezek, Sedeftepe ve Serince sulama projeleri de DSİ Genel Müdürlüğünce hazırlık aşamasında olup, sulama projeleri hayata geçirildiğinde bölgede büyük bir alanın daha sulanması sağlanacaktır [10]. 

4.4. Baraj Göllerinin Bölge İklimine Etkileri 

Keban baraj gölü ve çevresindeki meteoroloji istasyonlarında yapılan ölçümlere göre, göl çevresinde ortalama hava sıcaklığının 13.3 oC olduğu anlaşılmıştır. Göl çevresinde Temmuz en sıcak ay, Ocak ise en soğuk aydır. 

Elazığ ili ve baraj gölü çevresinde, baraj gölü oluşmadan önce kışların sert ve uzun, yazların ise nispeten serin geçtiği görülmekteydi. Ancak, ikliminin Keban ve Karakaya baraj göllerinin oluşumundan sonra hissedilir bir şekilde değiştiği ve ılıman bir iklime dönüştüğü görülmektedir. Baraj gölü çevresinde iklimin etkilenmesi sebebiyle, yağışlar azalmış ve de bunun sonucunda tarımsal faaliyetlerde verim düşmüştür. Aşağıdaki şekil 7 ‘de Keban barajında su tutulmadan önce (1970-1974 yılları) ve Keban barajı devreye girdikten sonraki günümüze kadar olan (1975-2010 yılları ) bölgedeki sıcaklık değişimi, şekil 8’de ise bu tarihler arasında Keban barajına gelen suyun debisi grafiksel olarak verilmiştir [8], [11]. 

 


 

Şekil 7. Yıllara göre bölgedeki sıcaklık değişimi.                          Şekil 8. Keban barajına gelen suyun debisi.

 
5.    SONUÇLAR 

Ülkemizde her yıl yaklaşık % 8 artan enerji talebinin karşılanabilmesi için özellikle yenilenebilir enerji kaynaklarına doğru bir yöneliş gösterilerek kaynak çeşitliliği oluşturulmalıdır. Halen dünyada enerjinin bel kemiğini oluşturan fosil kaynaklı yakıtlar gün geçtikçe hem tükenmekte, hem de fiyatları sürekli artan bir eğilim sergilemektedir. Ülke elektrik üretiminde doğalgaza bağımlılığımız düşünüldüğünde, elektrik enerjisi üretimimizin dışa bağımlılıktan kurtarılarak talebin kesintisiz, güvenilir ve düşük maliyetlerle karşılanması zaruret haline gelmiştir. Arz güvenliğimizin sağlanması; yeterli miktarda bulunan hidrolik enerji başta olmak üzere tüm yeni, yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanılması ile mümkün olabilmektedir.  

Fosil kaynaklara alternatif yenilenebilir enerji kaynakları ve özellikle hidrolik enerji potansiyeli, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerimizde yoğunlaşmaktadır. Doğu Anadolu Bölgesi’ nin su ve elektrik enerjisi potansiyeli; ülke gayri safi milli hâsılasına her yıl milyarlarca dolar katkıda bulunulmasını sağlayarak, bölge insanı yanında ülke insanının da refah ve gelir düzeyini artırmada yardımcı olmaktadır. Zira Keban ve Karakaya santrallerinin ülke ve özellikle bölge ekonomisine çok büyük katkıları bulunmaktadır. Sadece elektrik enerjisi olarak kuruluşundan beri Keban HES’in 223.872 GW, Karakaya HES’in ise 177.692 GW üretimde bulunmuştur. Bu üretimlerin kWh satışı 20 kuruş (13-14 cent) olarak hesaplandığında; ülke elektrik enerjine Keban HES için ortalama 30 milyar USD, Karakaya HES için ise ortalama 23 milyar USD getirisi olmuştur. Bu gelir; ülke dış ticaret açığının daha çok artmasını engellediği gibi enerji arzımız açısından da çok önemlidir.  

Keban baraj gölünden sağlanan su ile tarım alanlarında üretim artışları sağlanmış olup, bölge halkına istihdam sağlanarak ekonomiye de bir nebze canlılık gelmektedir. Aynı zamanda baraj gölü etrafındaki illerde balıkçılık yapılarak, Doğu Anadolu Bölgesi’nin balık ihtiyacının büyük kısmı bu gölden sağlanılmaktadır. Ayrıca su turizmi açısından Atatürk baraj gölünde, her yıl yapılan geleneksel su sporları şenlikleri, ileriki yıllarda Keban baraj gölünde de yapılarak, bölgeye ekonomik ve sosyal açıdan bir katkı sağlayacağı düşünülmektedir. 

 

6.      KAYNAKLAR

 

 [1]  Uluslararası Enerji Ajansı (IEA), “World Energy Outlook 2009”.


 [3] Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ve Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) raporları

 [4] Türkiye Elektrik İletim A.Ş.(TEİAŞ), “2009-2018 Yılları Üretim Kapasite Projeksiyonu ”, www.teias.gov.tr

 [5] Elektrik Üretim A.Ş. (EÜAŞ) Genel Müdürlüğü Yıllık Faaliyet Raporu, 2010,www.euas.gov.tr

 [6]  Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu (EPDK),  www.epdk.gov.tr

 [7]  Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü (DSİ), www.dsi.gov.tr

 [8]  EÜAŞ Keban HES Faaliyet Raporu, 2010

 [9]  EÜAŞ Karakaya HES Faaliyet Raporu, 2010

[10] DSİ 9. Bölge Müd. Keban Su Ürünleri Şube Müdürlüğü.

[11] Keban Meteoroloji İstasyon Müdürlüğü.
 
Not: Bu makale 2011 yılında Güneydoğu Anadolu Enerji Formunda Bildiri olarak yayımlanmıştır.
 
 
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

ENERJİ DEPOLAMA SİSTEMLERİNİN ÇEVRESEL VE EKONOMİK ETKİLERİ

Giriş   21. yüzyılın başından itibaren artan enerji talebi, fosil yakıt rezervlerinin sınırlılığı ve iklim değişikliğinin yol açtığı küres...