Kenan İNALLI*,
Aydın ÇITLAK** ve Mücahit SAV***
*
EÜAŞ Genel Müdürlüğü Keban HES İşletme Müdürlüğü/Elazığ
E-posta: kenan.inalli@euas.gov.tr
** Fırat
Üniversitesi Müh. Fak. Mak. Müh. Bölümü/Elazığ
e-posta: acitlak@firat.edu.tr
*** EÜAŞ
Genel Müdürlüğü, Enerji Bakanlığı/ Ankara
e-posta: mucahit.sav@euas.gov.tr
ÖZET: Ülkemizin büyümesi ve gelişmesi ile
buna bağlı olarak artan enerji ihtiyacının bir kısmını karşılayabilmek için
akarsularımızın hidroelektrik potansiyelinin tamamının değerlendirilmesi
gerekmektedir. Diğer sektörlerin
uygulanamadığı bazı coğrafi bölgelerde bu potansiyeli kullanarak sosyo ekonomik
uyumu sağlamak, yeni iş alanları oluşturarak istihdamı artırmak zorunluluk
haline gelmiştir.
Ülkemiz Avrupa’da Norveç’ten sonra
en büyük hidroelektrik enerji potansiyeline sahiptir. Hidrolik potansiyelimizin
en fazla olduğu Fırat havzasında; Keban, Karakaya ve Atatürk HES gibi çok büyük
santrallerin mevcut üretim kapasiteleri, ülke enerji arzımız ile bölgenin
ekonomik kalkınması açısından da önemlidir. Bu çalışmada; ülkemiz elektrik
enerjisi üretimi içinde Doğu Anadolu Bölgesi’nin payı irdelenecek olup,
üretilen elektrik enerjisi ile ülke ekonomisi ve enerji arzına olan katkıları
detaylıca incelenecektir. Başta Türkiye’nin en büyük Hidroelektrik
santrallerinin (HES) üzerinde olduğu Fırat Nehri ve bu nehrimizle ilintili
Karasu ve Murat Nehirlerinin potansiyelleri ile bunun getirileri ve bölge ve
ülke ekonomisine katkıları ayrıntılı olarak araştırılmıştır.
Anahtar
Kelimeler: Elektrik
enerjisi, hidrolik enerji, Keban Hidroelektrik Santrali (HES), Karakaya Hidroelektrik
Santrali.
Abstract:
All of our rivers hydroelectric potentials must be
used to meet some part of our countries energy demand, which is increased
depending upon improvement and growth at the field of our economy. In some
geographical areas, where other sectors are unenforceable, as using of this
potential to make social-economic harmony and to create new job areas and
increasing of employment are residual must now.
Our
country has the second biggest hydro-energy potential after Norway in Europe.
In EUPRATHES basin, the greatest hydroelectric potential in Turkey, Keban,
Karakaya and Atatürk HEPP’s are located in, is important for economical
development of region and security of energy supply of Turkey. In this study;
the share of the Eastern Anatolia Region in electricity generation of our
country is examined, contribution of region at the produced electrical energy
will be analyzed in detail at whole country's economy and energy supplies.
Particularly Turkey's largest hydroelectric power plants (HEPP) located in the
Euphrates and up- Euphrates (Karasu and Murat) basin’s contributions to
national economy and benefits for regions are researched in detail.
Keywords:
Electric energy,
hidrolic energy, Keban HEPP, Karakaya HEPP
1. GİRİŞ
Enerji hayat kalitesini iyileştiren,
ekonomik ve sosyal iyileşmeyi sağlayan en önemli faktördür. Günümüzde dünya
nüfusunun % 20’sinden fazlasını teşkil eden 1,5 milyar insan halen elektriğe
kavuşmuş değildir. 2030 yılında bu sayının sadece 200 milyon azalması
beklenmektedir. Bu insanların % 85’i Afrika ve Güney Asya’nın kırsal
bölgelerinde yaşamakta olup enerjiye erişimlerinin sağlanması son derece
önemlidir [1].
Ülkelerin büyümesi
için sanayileşmeye, sanayileşme için ucuz, temiz ve kesintisiz enerjiye, enerji
için ise finans, teknoloji ve insan kaynağına ihtiyaç olmaktadır. Günümüzde ülkelerin gelişmişlik
seviyeleri artık tükettikleri enerji ile ifade edilmektedir. OECD ülkeleri
içerisinde yer alan ülkemizin de ekonomik gelişmişlik seviyesini yakalayarak bu
pazarda yerini alması çok önemlidir.
Ancak
enerji kaynakları bakımından net ithalatçı ülke konumunda olan Türkiye’de 2010
yılında enerji arzının petrolde ve doğalgazda % 90’ların üzerinde, kömürde ise
% 20 oranında olmak üzere toplam enerjinin % 72’lik bölümünü ithalat ile
karşılamıştır [2]. Türkiye’nin son 10
yıllık dış ticaret dengesi ve enerji ithalatı; 2000-2010
yılları arasında yapılan toplam ihracat 706 Milyar USD, ithalat 1.083 Milyar
USD, ham petrol + doğalgaz + kömür ithalatı 154 Milyar USD olmuştur. 377 Milyar
USD olan dış ticaret açığının % 41’i enerji ihtiyacından kaynaklanmıştır. Son
10 yıllık trend ihracat arttıkça enerji ithalatının arttığını göstermektedir [2].
2.
TÜRKİYE’NİN ELEKTRİK ENERJİSİ DURUMU
Türkiye, 2009 yılında Çin’den sonra
dünyada en çok elektrik enerjisi talep artışı olan ikinci ülke olmuştur. Yüksek
orandaki enerji talebine karşılık enerji arzında şimdi olmasa bile ileriki
yıllarda sorunlarla karşılanması beklenmektedir. Zira Türkiye Elektrik İletim
A.Ş. Genel Müdürlüğü’nün (TEİAŞ) 2009-2018 yılları için yaptığı 10 yıllık
kapasite projeksiyonuna göre; 120
milyar kWh olan linyit ve 130 milyar kWh olan hidrolik kaynaklarımızın tamamı
elektrik üretiminde kullanılsa bile, 2018 yılında yüksek senaryodaki 357,2
milyar kWh’lık talep karşılanamamaktadır [3]. 2018 yılındaki talebin karşılanabilmesi için her yıl 3-4 bin MW’lık bir
ilave kapasite oluşturulmalı ve 4-5 milyar dolarlık yatırım yapılması
gerekmektedir. TEİAŞ tarafından
çalışması yapılan 2018 yılına kadar olan Türkiye’nin elektrik enerjisi arz ve
talep tahmini şekil 1’de gösterilmiştir.
2015 yılına kadar 15 bin MW’lık yeni
projelerin gerçekleşmemesi sonucunda arz sıkıntısının olacağı
belirtilmektedir. Bu nedenle yeterli
destek ve teşviklerle başta hidrolik olmak üzere tüm doğal kaynaklarımızı daha
büyük ölçülerde değerlendirmemiz gerekmektedir.
![]() |
Ülkemiz
elektrik enerjisi üretimine kaynaklar açısından bakıldığında; 2010 yılı sonu
itibariyle şekil 2’de görüldüğü gibi, toplam elektrik üretiminin % 33,1’si
doğalgazdan, % 32’si hidrolik kaynaklardan, % 17,5’u yerli kömürden, % 5,5’u
ithal kömürden, % 4,3’ü sıvı yakıtlardan, % 3,2’si fuel-oil’ den, % 2,6’sı rüzgâr enerjisinden ve % 1,8’i de diğer enerji kaynaklarından
sağlanmıştır. Kamu’nun bu üretimde 2009 yılında sahip olduğu pay % 54,1 iken,
2010 yılında bu rakam % 49,8’e düşerken,
geri kalan % 50,2’lik üretim ise özel sektör tarafından karşılanmıştır [4].

Şekil 2. 2010 Yılında Türkiye’deki Enerji Kaynaklarının Üretime Katkısı
Şekil
3’ de Türkiye kurulu gücünün yıllara göre gelişimi görülmektedir. Türkiye’nin
Kurulu güç dağılımı incelendiğinde özellikle 2000’li yıllardan sonra daha hızlı
bir artışın olduğu görülmektedir. 2009 yılı sonunda 44.761 MW olan Türkiye
elektrik enerjisi kurulu gücümüz 2010 yılı sonu itibariyle 48.591 MW olmuştur. Ülkemiz Avrupa’da Norveç’ten sonra en büyük
hidroelektrik enerji potansiyeline sahiptir. Hidroelektrik potansiyeli bu kadar
yüksek olan ülkemizde 2010 yılı sonu itibariyle 233 adet hidroelektrik santral
elektrik üretimi yapmaktadır. Şekil 4’ de de görüldüğü gibi 2000 yılındaki
hidroelektrik santrallerin kurulu güçleri 11.175 MW ve toplam elektrik üretimi
kapasitesine katkısı 30.878 GWh iken, 2010 yılında ise kurulu güç yaklaşık
15.525 MW’a ve toplam ekonomik potansiyelin de yaklaşık % 40’ına karşılık gelen
40.000 GWh’lık ortalama elektrik üretimi söz konusudur [6].

Şekil 3. Türkiye
Kurulu Güç Gelişimi.

![]() |
Şekil 4. Türkiye Hidrolik Potansiyel Kurulu Güç Gelişimi
3.
FIRAT HAVZASI - KEBAN VE KARAKAYA
HES
3.1.Fırat Havzası
Su
ve toprak kaynaklarınca zengin olan Doğu Anadolu Bölgesinde yer alan Fırat
havzası; ülke ve bölge ekonomisi için çok önem arz etmektedir. Fırat nehri,
Dicle nehri ile birlikte ülkemiz toplam yüzey sularının % 28’ini, bölge ve ülkenin
ekonomik olarak sulanabilir toplam alanının % 20’ sini oluşturmaktadır. Bu
büyük su potansiyelinin belirlenmesi, kaynağın sulama, elektrik enerjisi
üretimi, sel ve kuraklık kontrolü gibi amaçlar içi sürdürülebilir bir tarzda
geliştirilmesine zemin oluşturmuştur.
Fırat
nehri; Doğu Anadolu Bölgesinde 3000 m yükseklikteki dağlık araziden doğan
Murat, Munzur, Karasu ve Peri sularının birleşmesinden meydana gelmiştir. Doğu
ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinden geçip Basra körfezine dökülmektedir.
Ülkemizi terk ettiği Suriye sınırına kadar 128.428 km2’lik bir alanı
kaplamaktadır. Nehir; hidrolik enerji bakımından Türkiye’nin en büyük su
kaynağıdır. Yıllık ortalama akımı 26.654 milyar m3 olup,
sınırlarımızı terk ettiği yerde ise 30 milyar m3’e ulaşmaktadır. Bu
akımın % 80’den fazlası Keban barajının kuzey tarafındaki havzadan gelmektedir
[7].
Ülke
elektrik enerjisi kurulu gücü içindeki payı % 40-45 dolaylarındadır. Havzada;
Keban (1330 MW, 6600 GWh/yıl), Karakaya (1800 MW, 7500 GWh/yıl), Atatürk (2400
MW, 8100 GWh/yıl), Birecik (672 MW, 2516 GWh/yıl) ve Karkamış (189 MW, 652
GWh/yıl) santralleri devreye girmiştir [8]. Bu potansiyele ek olarak birçok
küçük ve orta ölçekli elektrik santrali de Kamu veya özel teşebbüsler
tarafından işletilmekte ve her geçen zaman içerisinde de yenileri devreye
alınabilmektedir.
3.2. Keban Hidroelektrik
Santrali
Keban
Hidroelektrik Santrali (HES), Elazığ’ın 45 km kuzey doğusunda olup Murat ile
Karasu nehirlerinin birleştiği yerden 10 km daha aşağıda, nehrin aktığı en dar
boğazlardan birindedir. 1974 yılında ilk servise giren santral, 4x157,5 + 4x175
olmak üzere toplam 1330 MW kurulu gücündedir. Türkiye’nin 3. büyük
hidroelektrik santrali olan Keban Barajı, yıllık yaklaşık olarak 6.600.000.000
kWh enerji üretmektedir. Şimdiye kadar yapılan maksimum üretim 1982 yılında
8.286.857 kWh, minimum üretim ise 2001 yılında 3.778.538 kWh olarak gerçekleşmiştir. Fırat Nehri, yılın
muhtelif zamanlarında çok farklı bir akım rejimine sahiptir. Ortalama debi 635
m3/sn, kış aylarında 200-300 m3/sn, feyezan mevsimi olan
Nisan ve Mayıs yıllarında ise 2000-5000 m3/s arasında değişmektedir
[8].
Keban
İşletme Müdürlüğü’nün sorumluluğunda olan ve Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca
işletme hakkı satışı yapılan bölge santralleri şöyledir: 2x85 MW kurulu gücünde
bulunan Özlüce HES (Elazığ), 3x4,8 MW kurulu gücünde bulunan Çağ Çağ HES
(Mardin), 1 x 0,832 MW kurulu gücünde bulunan Kernek HES (Malatya), 2x0,16 MW
kurulu gücünde bulunan Erkenek HES (Malatya), 3x1,5 MW kurulu gücünde bulunan
Derme HES (Malatya) ve 1x0,056 MW + 1x0,060 MW kurulu gücünde bulunan
Çemişgezek HES (Tunceli) ve ayrıca 2011 yılı içerinde üretime geçecek olan 4x
40 MW kurulu gücünde olan Alparslan 1 HES (Muş) [5], [8].
3.3. Karakaya Hidroelektrik
Santrali
Karakaya
HES, Keban barajının mansabında, Diyarbakır’ın Çüngüş ilçesine 25 km mesafede
kurulmuştur. Baraj gölü Keban barajı çıkışından itibaren başlar. Malatya,
Elazığ, Diyarbakır ve Adıyaman il sınırları içerisinde kalır. Santral, 6x300 MW
olmak üzere toplam 1800 MW Kurulu gücü ve yıllık yaklaşık olarak 7.500.000.000
kWh enerji üretimi ile Atatürk HES’ den sonra Türkiye’nin en büyük 2.
santralidir. 1987 yılında ilk üretime başlamıştır [10]. Şimdiye kadar yapılan
maksimum üretim 1998 yılında 9.127.980 kWh, minimum üretim ise 1987 yılında 3.363.530
kWh olarak gerçekleşmiştir. Karakaya HES için minimum debi 212,20 m3/sn,
maksimum debi ise 241 m3/sn’dir [5], [9].
Karakaya
HES tarafından bölgede işletilen bazı santraller bulunmaktadır. Karakaya
İşletme Müdürlüğü’nün sorumluluğunda olan bölge santralleri ise şöyledir: 2x55
MW kurulu gücünde bulunan Dicle HES (Diyarbakır), 2x47.25 MW kurulu gücünde
bulunan Kralkızı HES (Diyarbakır) ve 3x64 + 1x6 MW kurulu gücünde bulunan
Batman HES (Batman) [9].
4.
SANTRALLERİN BÖLGE VE ÜLKE
EKONOMİSİNE KATKILARI
4.1.Keban ve Karakaya HES’lerinin
Üretim Açısından Bölge ve Ülke Elektriğine Katkıları
Keban
ve Karakaya HES’lerinin üretim kapasitesi açısından ülke ve bölge ekonomisine
katkısı oldukça fazladır. Keban HES’in
kuruluşundan 2010 yılı sonuna kadar yaptığı toplam üretim; 223.872.000 MWh’ tır. Karakaya HES’in kuruluşundan 2010 yılı sonuna kadar
yaptığı toplam üretim ise; 177.692.000 MWh’ tır.
Keban
ve Karakaya HES’lerinin son on yıllık üretimleri şekil 5’de gösterilmiştir [8],
[9].


Şekil 5. Keban ve Karakaya HES’e ait son 10
yıllık üretim miktarları (MWh)


4.2.
Keban HES ve Karakaya HES Gölünde Balıkçılık Faaliyetleri
1974 yılından itibaren su tutulmaya başlanan Keban baraj
gölünde, tarım alanlarının su altında kalması sebebiyle bölge halkı arasında
balıkçılık faaliyetleri artmış olduğu gözlenmektedir. Gerek kafes balıkçılığı
ve gerekse de ağ balıkçılığı günümüze kadar gelişme göstermiştir. Keban baraj
gölünde 16 bölgeye ayrılmış vaziyette su
ürünleri avlama kooperatifleri
kurulmuş ve de yaklaşık olarak 600 balıkçı bu işle geçimini sağlamaktadır.
Av balıkçılığının yanında, devlet
tarafından 2010 yılındaki “Hayvancılığın desteklenmesi hakkında uygulama
esasları” tebliği gereğince sağlanan teşviklerden dolayı Keban ve Karakaya
baraj gölünde kafes balıkçılığı son yıllarda çok gelişme göstermiştir. Keban
baraj gölünde 21’i aktif ve 71’ide proje aşamasında olmak üzere yaklaşık 28.500
ton kapasiteli kafes balıkçılığı bulunmaktadır. Karakaya baraj gölünde ise,
58’i aktif 58’ide proje aşamasında olmak üzere yaklaşık 26.500 ton kapasiteli
kafes balıkçılığı bulunmaktadır. Bu kafes balıkçılığında genellikle gökkuşağı
alabalığı yetiştirilmekte olup, bütün bölgeye başta olmak üzere tüm yurda pazarlanabilmektedir.
Bu da bölgeye gerek ekonomik olarak bir katkı sağlamakta ve gerekse de
işsizliği azaltma da önemli bir faktör olarak karşımıza çıkmaktadır [10].
4.3.
Keban Baraj Gölünden Sulama Yapılması
Keban baraj gölünün oluşumundan
sonra, Elazığ Uluova bölgesinde Eyüpbağları Pompa istasyonu ile gölden alınan
su, 11.670 hektarlık bir tarım alanının sulanmasında kullanılmaktadır. Bunun
yanında Elazığ Kovancılar bölgesindeki sulama birliği ise gölden alına su ile
yaklaşık olarak 6.000 hektarlık bir tarım alanının sulamasını yapmaktadır.
Baraj gölü sularından faydalanmak
amacı ile 1993 yılında başlatılan ve henüz inşası devam eden Kuzova sulama
projesinin tamamlanması ile de 29.144 hektarlık alanın sulanması
hedeflenmektedir. Çemişgezek, Sedeftepe ve Serince sulama projeleri de DSİ
Genel Müdürlüğünce hazırlık aşamasında olup, sulama projeleri hayata
geçirildiğinde bölgede büyük bir alanın daha sulanması sağlanacaktır [10].
4.4.
Baraj Göllerinin Bölge İklimine Etkileri
Keban baraj gölü ve çevresindeki
meteoroloji istasyonlarında yapılan ölçümlere göre, göl çevresinde ortalama
hava sıcaklığının 13.3 oC olduğu anlaşılmıştır. Göl çevresinde
Temmuz en sıcak ay, Ocak ise en soğuk aydır.
Elazığ ili ve baraj gölü çevresinde,
baraj gölü oluşmadan önce kışların sert ve uzun, yazların ise nispeten serin
geçtiği görülmekteydi. Ancak, ikliminin Keban ve Karakaya baraj göllerinin
oluşumundan sonra hissedilir bir şekilde değiştiği ve ılıman bir iklime
dönüştüğü görülmektedir. Baraj gölü çevresinde iklimin etkilenmesi sebebiyle,
yağışlar azalmış ve de bunun sonucunda tarımsal faaliyetlerde verim düşmüştür.
Aşağıdaki şekil 7 ‘de Keban barajında su tutulmadan önce (1970-1974 yılları) ve
Keban barajı devreye girdikten sonraki günümüze kadar olan (1975-2010 yılları )
bölgedeki sıcaklık değişimi, şekil 8’de ise bu tarihler arasında Keban barajına
gelen suyun debisi grafiksel olarak verilmiştir [8], [11].


Şekil 7. Yıllara göre bölgedeki sıcaklık değişimi. Şekil 8. Keban barajına gelen suyun debisi.
Ülkemizde
her yıl yaklaşık % 8 artan enerji talebinin karşılanabilmesi için özellikle
yenilenebilir enerji kaynaklarına doğru bir yöneliş gösterilerek kaynak
çeşitliliği oluşturulmalıdır. Halen dünyada enerjinin bel kemiğini oluşturan
fosil kaynaklı yakıtlar gün geçtikçe hem tükenmekte, hem de fiyatları sürekli
artan bir eğilim sergilemektedir. Ülke elektrik üretiminde doğalgaza
bağımlılığımız düşünüldüğünde, elektrik enerjisi üretimimizin dışa
bağımlılıktan kurtarılarak talebin kesintisiz, güvenilir ve düşük maliyetlerle
karşılanması zaruret haline gelmiştir. Arz güvenliğimizin sağlanması; yeterli
miktarda bulunan hidrolik enerji başta olmak üzere tüm yeni, yerli ve
yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanılması ile mümkün olabilmektedir.
Fosil
kaynaklara alternatif yenilenebilir enerji kaynakları ve özellikle hidrolik
enerji potansiyeli, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerimizde yoğunlaşmaktadır.
Doğu Anadolu Bölgesi’ nin su ve elektrik enerjisi potansiyeli; ülke gayri safi
milli hâsılasına her yıl milyarlarca dolar katkıda bulunulmasını sağlayarak,
bölge insanı yanında ülke insanının da refah ve gelir düzeyini artırmada
yardımcı olmaktadır. Zira Keban ve Karakaya santrallerinin ülke ve özellikle
bölge ekonomisine çok büyük katkıları bulunmaktadır.
Sadece elektrik enerjisi olarak kuruluşundan beri Keban HES’in 223.872 GW,
Karakaya HES’in ise 177.692 GW üretimde bulunmuştur. Bu üretimlerin kWh satışı
20 kuruş (13-14 cent) olarak hesaplandığında; ülke elektrik enerjine Keban HES
için ortalama 30 milyar USD, Karakaya HES için ise ortalama 23 milyar USD getirisi olmuştur. Bu gelir; ülke
dış ticaret açığının daha çok artmasını engellediği gibi enerji arzımız
açısından da çok önemlidir.
Keban baraj gölünden sağlanan su ile
tarım alanlarında üretim artışları sağlanmış olup, bölge halkına istihdam
sağlanarak ekonomiye de bir nebze canlılık gelmektedir. Aynı zamanda baraj gölü
etrafındaki illerde balıkçılık yapılarak, Doğu Anadolu Bölgesi’nin balık
ihtiyacının büyük kısmı bu gölden sağlanılmaktadır. Ayrıca su turizmi açısından
Atatürk baraj gölünde, her yıl yapılan geleneksel su sporları şenlikleri,
ileriki yıllarda Keban baraj gölünde de yapılarak, bölgeye ekonomik ve sosyal
açıdan bir katkı sağlayacağı düşünülmektedir.
6.
KAYNAKLAR
[1]
Uluslararası Enerji Ajansı (IEA), “World
Energy Outlook 2009”.
[3] Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ve
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) raporları
[4] Türkiye Elektrik İletim A.Ş.(TEİAŞ), “2009-2018 Yılları Üretim Kapasite
Projeksiyonu ”, www.teias.gov.tr
[5] Elektrik Üretim A.Ş. (EÜAŞ) Genel
Müdürlüğü Yıllık Faaliyet Raporu, 2010,www.euas.gov.tr
[6]
Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu (EPDK),
www.epdk.gov.tr
[7]
Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü (DSİ), www.dsi.gov.tr
[8] EÜAŞ
Keban HES Faaliyet Raporu, 2010
[9] EÜAŞ Karakaya HES Faaliyet Raporu, 2010
[10] DSİ 9. Bölge Müd. Keban Su
Ürünleri Şube Müdürlüğü.
[11] Keban Meteoroloji İstasyon
Müdürlüğü.
Not: Bu makale 2011 yılında Güneydoğu Anadolu Enerji Formunda Bildiri olarak yayımlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder