ENERJİ SEKTÖRÜNDE İŞ SAĞLIĞI VE
GÜVENLİĞİNİN ÖNEMİ VE YERİ
Mücahit SAV * Canan AYYILDIZ *
Mak. Yük. Müh. İş Sağlığı ve Güvenliği Uzmanı
Giriş
İş sağlığı ve güvenliği konusu
Birleşmiş Milletler seviyesinde ele alınmakta olup, dünyanın her tarafında
çalışma hayatının en kritik ve gelişime açık konuları arasında sayılmaktadır.
Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) verilerine göre; dünyada her yıl ortalama 300
milyon iş kazası, 160 milyonun üzerinde meslek hastalığı vakası meydana
gelirken, yaklaşık 3 milyon işçi, iş kazaları veya meslek hastalıkları
sebebiyle hayatını kaybetmektedir[1].
Uluslararası Çalışma Örgütü tarafından
hazırlanan ‘Güvenlik Kültürü Raporu’; meslek hastalıklarının tümünün, iş
kazalarının ise yüzde 98’inin önlenebilir kazalardan oluştuğunu göstermektedir.
Her yıl dünya nüfusunun yaklaşık binde 4’ü, ‘gerekli önlemler ve çalışmalar
yapıldığında önlenebilecek kazalar sebebiyle’ hayatını kaybetmektedir.
Türkiye’de ise Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından yayımlanan en güncel
istatistiklere göre; 2016 yılında ülke genelinde 286.000 sigortalı çalışan iş
kazası geçirirken, bu kazalarda 2000 çalışan hayatını kaybetmiştir[2]. Tüm bu veriler ve
bilgiler göz önünde bulundurulduğunda, gerek dünyada ve gerek ülkemizde iş
sağlığı ve güvenliğine yönelik çalışmalar büyük önem arz etmektedir.
Başta
maden sektörü olmak üzere tüm eneri sektöründe; çalışanların hayatlarından
endişe etmeden çalışabilecekleri ortamı sunmak, risk unsurlarını belirleyerek
gereken önlemleri almak, iş kazaları ve meslek hastalıklarına karşı
çalışanların ‘ruhsal ve bedensel sağlıklarını’ koruyabilecek iş ve işlemlerin
hayata geçirilmesi için çalışmalar yapmak büyük önem arz etmektedir. İş
yerlerinde insan önceliği dikkate alınarak ve sağlık ile iş güvenliği bilinci
beraberinde hareket edilerek, çalışanlar ve işverenler arasında bu bilincin
oluşturulması sağlanmalıdır.
Bu
makalede öncelikle maden sektörü olmak üzere enerji sektöründe iş sağlığı ve
güvenliğinin yeri irdelenerek, önemi üzerinde durulacak ve mevzuatı ile
birlikte tüm eksiklikleri göz önüne getirilmeye çalışılacaktır. Sonuç kısmında
sunulacak önerilerle İSG’nin önemi bir kez daha göz önüne getirilecektir.
Enerji – İSG İlişkisi
İş
Sağlığı ve Güvenliği küresel boyutta önem verilen bir konudur. Bu kapsamda
hızlı gelişen, iyileşen ve değişen bu sürece uyum sağlamak amacıyla; üretimin
sürekli, kaliteli, verimli ve ekonomik olması için; araştırma ve geliştirme
faaliyetlerinin yanı sıra, güvenli ve sağlıklı bir ortamda çalışılmasını
sağlamak ve daha ileri giderek iş sağlığı
ve güvenliği kültürünü sektöre yaymak
önem arz etmektedir.
Ülkemizde, 2012 yılında iş sağlığı ve
güvenliği alanına özgü ayrı bir düzenleme kabul edilmiş, 6331 sayılı İş Sağlığı
Güvenliği Kanunu 30 Haziran 2012 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanmış, Yasanın
ardından da ikincil mevzuat olarak yönetmelik ve tebliğler yürürlüğe
konulmuştur. Enerji sektöründe yapılması gereken en önemli şey, eksik olan
mevzuatın tamamlanmasıdır. 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun temel
Kanun olması ve bu Kanun’un alt başlığı olan Yönetmeliklerde herhangi bir
müstakil Yönetmeliğin olmamasından dolayı, Kanun’un 30. maddesi gereği “İlgili
Bakanlıkların görüşü alınarak, İş Sağlığı ve Güvenliğinin sağlanması,
sürdürülmesi ve mevcut durumun iyileştirilmesi amacıyla” enerji sektöründe de
mevzuatların oluşturulması gerekmektedir. Bu eksikliğin giderilmesi için
Çalışma Bakanlığı ve Enerji Bakanlıkları ivedi olarak ortak çalışma grupları
kurarak bu açığı gidermek zorundadır.
Mevzuat çalışmaları tamamlandıktan
sonra sektöre ait işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliği uygulamalarının
hazırlanmış olan ilgili mevzuata uygun olarak yürütülmesini koordine etmek, iş
sağlığı ve güvenliği kültürü oluşturarak; çalışanların sağlığına zarar
verebilecek riskleri önceden belirlemek, bu risklerden kaynaklanacak zararları
önlemek amacıyla gerekli önlemleri almak, güvenli çalışma ortamını sağlamak ve
iş kazalarının ve meslek hastalıklarının önüne geçmek için çok ciddi çalışmalar
yapılması gerekmektedir.
Ülkemiz iş kazalarında Avrupa ve
dünyada ilk sıralarda; ölümlü iş kazalarında ise Avrupa’da birinci, dünyada
üçüncü sırada yer almaktadır [1].
Türkiye, AB ülkeleri ile
karşılaştırıldığında ölümlü iş kazalarında açık ara öndedir. Aşağıdaki şekilde
de görüldüğü gibi AB üyesi ülkeler için ortalama ölümlü iş kazası oranı
istihdam edilen 100 bin kişi başına 2,1 iken, Türkiye’de bu oran 14,4’tür. Yani
yaklaşık 7 kat fazladır. Ölümlü iş kazası oranının en düşük olduğu ülke yüz
binde 0,9 ile Hollanda iken, yüz binde 1,2 ile Almanya ve İsveç bunu takip
etmektedir. Hollanda ile Türkiye arasındaki fark 16 kata ulaşmaktadır.
Türkiye’ye iş kazası oranında en yakın ülke olan Kıbrıs’ta ise bu oran
Türkiye’nin yaklaşık üçte biri kadardır [2].
Şekil
1. AB ülkeleri-Türkiye 100 bin işçide ölümlü iş kazaları oranları
İş
güvenliğinde en çok meydana gelen kazalar; maden sektörü -özellikle de kömür
üretimi alanında meydana gelen kazalar- ile elektrik üretim, dağıtım ve iletim
alanında meydana gelen kazalardır. Bu kazaların önüne geçmek için tüm önlemler
alınmalıdır. Kaza kök neden analizlerini doğru yapabilmek maksadıyla uzman
kadrolar oluşturulması, eğitimlerinin alınması önem arz etmektedir. Ayrıca,
izleme, değerlendirme ve inceleme faaliyetlerinin daha etkin ve verimli olarak
gerçekleştirilmesi gerekmekte, özellikle buna gerek kalmadan da tüm
çalışanlarda İş Sağlığı Kültürünün oluşmasına olanak verilmelidir.
En önemli Sektör - Maden Sektöründe İSG
Maden sektörü dünya genelinde en ağır
ve en tehlikeli iş kollarından biridir. Sektörün en önemli iş alanı ise kömür
üretim alanıdır. Son yıllarda artan Devlet’in ücretsiz kömür dağıtımı ve Enerji
Bakanlığınca yürütülen Milli Enerji ve Maden Politikası sayesinde bu sektörün
önemi birkaç kat daha artmıştır.
Kömür sektörü gerek açık ocak gerekse
yer altı madenciliği olarak iş sağlığı ve güvenliğinin çok titiz bir şekilde
takip edilmesi gereken sektörlerin en başında gelmektedir. Kömür işçileri kömür
tozları, gazlar, gürültü ve titreşim, sıcak ve nemli çalışma ortamı, makinelere
bağlı kazalar ve psikolojik faktörler açısından risk altındadırlar [3]. Kazalar ve ölümlerin nedenleri
arasında havalandırma sistemlerindeki sorunlar, kaçış yolları yetersizliği,
kişisel koruyucu donanımların yetersizliği gibi altyapı ve teknolojik sorunlar
sayılmaktadır. Bu tür problemlerin önlenebilir olduğu ve iş sağlığı ve
güvenliği ile ilgili denetim ve yaptırım yetersizliklerinden kaynaklandığı
üzerinde önemle durulmaktadır [4].
Madencilik sektörü doğası gereği
sayısız risk içeren en tehlikeli sektörlerden biridir. Yanma, patlama veya gaz
sızıntı risklerini en aza indirmek için mutlaka kişisel koruyucu donanımlarının
kullanılması gerekmektedir.
Son yıllarda gelişmiş ülkelerdeki
madencilik sektöründe makinelerin yoğun kullanımına başlanılması ile kaza ve
ölüm oranları azalmıştır. Ancak maden sektörü yine de en çok kaza ve ölüm
olaylarının yaşandığı sektör olmaya devam etmektedir. Ülkemiz gibi gelişmekte
olan ülkeler ise hala sektörde makineleşmeyi tam olarak
gerçekleştiremediklerinden, özellikle bu bölgelerde kazaların ve ölümlerin
yoğun olduğu bir sektör olarak karşımıza çıkmaktadır.
Ülkemizde devlet tarafından işletilen
ve özel müteşebbislerce kamusal olarak işletilen maden ocaklarının yanı sıra
kaçak olarak işletilen veya kaçak olmayıp küçük ölçekli işletmeler halinde olan
birçok maden ocağı bulunmaktadır. Bu tür küçük ölçekli ocakların denetimsiz
olması sebebiyle daha çok iş kazalarının meydana geldiği görülmektedir.
Gelişmiş ülkelerde işçi sağlığı ve iş
güvenliği konusu, ayrı bir mühendislik dalı haline gelmiştir, ülkemizde henüz o
aşamaya gelinmemiş olunmasına karşın Enerji Bakanlığınca Maden Güvenlik Kurumu
kurulması kararı alınarak, bu sayede madenlerde güvenlik kültürünün daha çok
yaygınlaştırılarak bu sektördeki iş sağlığı ve güvenliğe dikkat çekilmek
istenmektedir.
Güvenlik Kültürü
Ülkemiz iş kazaları istatistiklerine
göre dünyada ne yazık ki ilk sıralarda yer almaktadır. İş kazaları
istatistikleri ve ülkelerin gelişmişlik düzeylerine bakıldığında paralellik
olduğu gözlenmektedir. İş kazalarının yüzde 88’i insan davranışından
kaynaklanmaktadır. Davranış değişikliği, zenginleştirilmiş, içselleştirilmiş
neden-sonuç odaklı uygulamalı ve teorik eğitimler ile mümkündür.
Düşünce üzerine dayalı, neden güvenli
davranması gerektiği, tehlikeli hareketten neden kaçınması gerektiğini ve bunun
kendisine, çevresine, ailesine ve ülkesine ne gibi zararlar verebileceği,
uygulamalı ve teorik eğitimler ile harmanlanarak düzenli aralıklarla,
zenginleştirilerek ve farklılaştırılarak çalışanlara verilmelidir. Eğitim
içerikleri, işyerinde çalışanların eğitim seviyesi ile doğru orantılı
olmalıdır.
Her insan istediği her konuyu içselleştirerek
öğrenebilir. Yeter ki seviye atlamadan, neden - sonuç odaklı, eğitimler olsun.
İşletmenin yüksek kar elde etmesi, kazancını katlaması; çalışanların sağlıklı,
huzurlu ve refah bir çalışma ortamı oluşturulması ile bağlantılıdır.
Güvenlik Kültürü, aklın en üst düzeyde
aydınlanması ile mümkündür. Her çalışan, davranışını
kendisi kontrol edecek, çalışma ortamını riske atmayacak, ramak kala olaylara
karşı önlemler alacaktır. Her çalışan kendisinden sorumlu olarak, çalışma
ortamının güvenliğinden sorumlu olacaktır.
Sonuç
Aşağıda
verilecek önerilerle iş sağlığı ve güvenliği konusunda yapılması gerekenler bir
kez daha gözler önüne serilmektedir:
İş
kazaları sonrası genel geçer tedbirler almak yerine (reaktif yaklaşım) proaktif
yaklaşım (önleyici yaklaşım) sergilemek çok daha önemlidir. Bu bilincin
oluşturulması ve enerji sektöründe iş sağlığı ve güvenliğinin öneminin işveren
ve tüm çalışanlarda oluşturulması sağlanmalıdır.
Avrupa
Birliği ülkeleri içerisinde özellikle Almanya, Polonya, Finlandiya; diğer
ülkeler arasında Amerika Birleşik Devletleri, Güney Afrika Cumhuriyeti ve
Avustralya gibi ülkelerin iş sağlığı ve güvenliği mevzuatı başta olmak üzere
yapılan bütün çalışmalar irdelenerek, ülkemize adapte ettirilmesi
gerekmektedir.
Enerji
Bakanlığı ve Çalışma Bakanlığı nezdinde Siyasi İradenin kararlı durması,
ikincil mevzuat çalışmalarının yapılması, Enerji Bakanlığı bünyesinde her
alanın kendine has Yönetmeliklerinin oluşturulması, örneğin elektrik üretim ve
dağıtım yönetmeliği, madencilik yönetmeliği, petrol sektöründe iş sağlığı ve
güvenliği vb. gibi eksik tüm mevzuat çalışmalarının tamamlanması gerekmektedir.
Başta
enerji sektörü olmak üzere tüm diğer sektörlerin özelliği göz önüne alınarak
kapsamlı bir risk haritasının ilgili Bakanlıklarca hazırlanması ve denetimlerin
buna göre yapılması gerekmektedir.
Çalışma
Bakanlığınca denetimlerin tam ve eksiksiz yapılması önem arz etmektedir. Enerji
sektörü dahil diğer tüm diğer sektörlerdeki uzmanların, müfettişlerin ve her
türlü incelemenin yapılması, yaptırılması; bir havuzdan veya Çalışma Bakanlığı
yetkililerince yaptırılması daha uygun olacaktır. Bu sayede asıl işveren
dışında farklı uzmanlar tarafından denetimlerin yapılması ve kararların başka
mercii tarafından verilmesi daha yerinde olacaktır.
İş
sağlığı ve güvenliği çalışmalarında sanayi ve üniversitelerin iş birliği
yapması, deneyimlerini Bakanlıklar ile paylaşılması tüm sektörler için daha
verimli olacaktır. Öğrenci stajlarının ve uzman yetiştirmelerinin düzgün olarak
ve ciddi iş yerlerinde yapılması sektörlere bir dinamizm kazandıracaktır.
Yazının
başlarında da belirtildiği gibi özellikle kaza kök neden analizlerini doğru yapabilmek maksadıyla
uzman kadrolar oluşturulması, eğitimlerinin alınması önem arz etmektedir.
Kaynaklar
1.
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Raporu –
MMO, 2014
2. Makar
M., Yağımlı M., 6331 sayılı İSG Kanunu ve OSGB Sisteminin İş Güvenliği
Uzmanları Üzerinden Değerlendirilmesi, Maden İşletmelerinde İSG Sempozyumu
Adana 2015
3. Akkaya
C. Maden sektöründe risk faktörleri. TTB Mesleki Sağlık ve Güvenlik Dergisi,
2001
4.
Arslanhan S, Cünedioğlu HE. Madenlerde
yaşanan iş kazaları ve sonuçları üzerine bir değerlendirme. Türkiye Ekonomi
Politikaları Araştırma Vakfı, 2010
* Mücahit SAV, Enerji Bakanlığı - EÜAŞ Genel Müdürlüğü Müşaviri, Öncesinde İş Sağlığı ve
Güvenliği Daire Başkanı
* Canan AYYILDIZ, Enerji Bakanlığı – EÜAŞ Genel Müdürlüğü
İş Sağlığı ve Güvenliği Uzmanı
[1]http://www.ilo.org/wcmsp5/groups/public/@europe/@ro-geneva/@ilo-ankara/documents/publication/wcms_498818.pdf
[2]https://www.ilo.org/wcmsp5/groups/public/---ed_norm/---normes/documents/publication/wcms_450452.pdf