TÜRKİYE SÜRDÜRÜLEBİLİR ENERJİ POLİTİKALARINDA
NÜKLEER ENERJİNİN ÖNEMİ
NÜKLEER ENERJİNİN ÖNEMİ
Makina Yüksek Mühendisi Finansal Ekonomist
Ankara,Türkiye Nükleer Ekonomi Bilim Uzmanı
mucahit.sav@euas.gov.tr Osmangazi Üniversitesi
Dr. Öğretim Üyesi tuncaybelen@gmail.com
Ankara,Türkiye Nükleer Ekonomi Bilim Uzmanı
mucahit.sav@euas.gov.tr Osmangazi Üniversitesi
Dr. Öğretim Üyesi tuncaybelen@gmail.com
GİRİŞ
Türkiye’de uzun yıllarca yapılması düşünülen nükleer santraller, nihayet Mersin-Akkuyu ve Sinop-İnceburun’da yapılacak olan santrallerle uygulama aşamasına geçti. İlk ünitenin Akkuyu’da 2023 yılında üretime başlaması planlanmaktadır. Enerjide arz güvenliğinin sağlanabilmesinde rasyonel olabilmek için uygulanan kaynak çeşitliliğine katkı sunacak bu santraller; elektrik enerjisi arz güvenliğinde riski minimize etmede elzem baz yük santralleridir. Bu arada şu an Akkuyu ve Sinop’ta yapılması düşünülen iki santrale ek olarak ileriki yıllarda, yüksek tüketim merkezlerinden en önemlisi olan Trakya bölgesine yakın konuşlandırılacak olan bir üçüncüsünün de eklenmesi için yoğun çalışmalara başlanılmıştır.
Akkuyu nükleer santralinde her biri 1.200 MW’lık 4 ünite olmak üzere toplam 4.800 MW Kurulu güç planlanmıştır. İkincisi olarak düşünülen Sinop-İnceburun nükleer santralinde ise, her biri 1.120 MW’lık yine 4 ünite olmak üzere toplam 4.480 MW Kurulu güç planlanmıştır. 2018/Kasım sonu itibariyle Türkiye elektrik enerjisi kurulu gücü 88.300 MW[3] olduğuna göre toplam 9.280 MW nükleer kapasitenin işletmeye alınmış olması varsayımı yapılırsa Türkiye’nin 2018 yılı elektrik enerjisi üretiminin en az %10’unun nükleer santrallerden karşılanması sağlanabilirdi.
Nükleer santraller 7 gün 24 saat meteorolojik şartlardan etkilenmeden elektrik üretimi gerçekleştirebildikleri için kömür ve doğalgaz ile çalışan diğer tüm santraller gibi baz yük santral özelliği bulunmakta ve bu özelliğinden dolayı yüksek emre amade kabiliyetine sahiptirler. Nükleer bir santralin yıllık ortalama 8.000[4] saat çalışması ile yaklaşık yılda 38.000.000 MWh elektrik üretmesi söz konusu olacaktır. 10.000 MW Kurulu güce sahip olunduğunda yaklaşık 80 milyar kWh üretim kapasitesi ile ülke elektrik enerjisi talebinin önemli bir payını tek başına karşılayabilecektir.
Dilemma..! Enerji Kaynaklarının Emisyon ve Radyasyon Kıyaslaması
Ülkelerin düşük karbon üretimine destek olabilecek çalışmaların başında nükleer güç santrallerinin kurulması gelmektedir. Fosil yakıtların yanması sonucu açığa çıkan sera gazlarının, kurulmuş olan ve kurulması düşünülen nükleer santraller yüzünden atmosfere salınmayacağı gerçeği, düşük karbon ekonomisine geçiş basamaklarından biri olduğu için çok önemlidir. Zira 1 kg uranyumdan elde edilen enerji için 3 milyon kg kömür veya 2,7 milyon litre petrol gerekmektedir. Bu nedenle Nükleer Enerjinin, iklim değişikliklerine sebep olan atmosferdeki sera gazı konsantrasyonlarının azaltılmasında büyük rolü bulunmaktadır[5]
Enerji kaynaklarının kWh başına karbondioksit emisyon miktarı[6]
Enerji Kaynağı
|
Karbondioksit Emisyonı (gram)
|
Nükleerin Katı (min-max)
|
Kömür
|
900-1200
|
30-120 kat arası
|
Petrol
|
700-900
|
23-90 kat arası
|
Doğalgaz
|
350-900
|
12-90 kat arası
|
Güneş
|
100-200
|
3-20 kat arası
|
Rüzgar
|
10-75
|
1-7 kat arası
|
Nükleer
|
10-30
|
-
|
Nükleer santraller, işletme sırasında sera gazı salımı yapmazlar. Bu nedenle küresel ısınmayı önlemede çok önemli bir alternatiftirler. Günümüzde nükleer santraller, elektrik sektöründen kaynaklanan sera gazı salımında yıllık olarak çok büyük oranlarda azaltmayı sağlayabilmektedirler.
Politika Bilimci Joshua S. Goldstein ve Enerji Mühendisi Staffan A. Qvist, The Wall Street Journal’de yayımlanan bir makalelerinde; “yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanarak küresel ısınmayı çözmemizin “gereğinden uzun” süreceğini söylüyorlar. Araştırmacılara göre iklim felaketinden kurtulmanın başka bir yolu daha var ve bu yol da nükleer enerjiden geçiyor. Yenilenebilir enerji alanında dünyanın en önde gelen ülkesi Almanya. Her ülke en az Almanya kadar yatırım yapsa bile dünyanın istenilen noktaya gelmesi 150 yıl sürecek. Bilim insanlarına göre ise geri dönüşü olmayan nokta yalnızca 30 yıl kadar uzaklıkta. Üstelik yeterince hızlı bir şekilde temiz enerji kullanmaya başlasak bile güneş enerjisi ve rüzgâr oldukça dengesiz güç kaynakları ve çok büyük yatırım alanı arazilerine ihtiyaç duyuyorlar. İkili’ye göre ihtiyacımız olan şey, karbonsuz şekilde, çok miktarda enerjiyi düzenli olarak sağlayabilecek ve elektrik üretimine ayrılan arazi miktarını arttırmayacak bir güç kaynağı. Nükleer enerji bu ihtiyaçların tamamını karşılıyor[7].”
Bugün dünyada elektrik üretiminde tercih edilen enerji kaynaklarının %17’sini oluşturan, Dünya nüfusunun üçte ikisinin yaşadığı alanlarda kullanılan, dünya ekonomisinin aslan payına sahip ülkelerin tercihi olan, çevreyle barışık, kullanıldığı ülkenin entelektüel sermayesine net katkısı ileri teknoloji ürünü olması nedeniyle en yüksek olan veya potansiyel bilgi üretimini barındıran ve günümüzün çağdaş ve olgunlaşmış enerji kaynağı olan nükleer enerjidir[8]. Nükleer santraller 2017 yılında toplam 2.487 TWh elektrik üretimi ile dünya elektrik talebinin %11’ini karşıladılar[9]. Aşağıdaki grafikte bölgesel dağılım gösterilmiştir.
Ayrıca, nükleer santrallerin birim elektrik üretimi başına kurulum alanı diğer tüm santrallere göre oldukça küçüktür. Bu nedenle tarım, yerleşim ve doğal hayata minimum etki ederler.
1000 MW’lık nükleer, güneş ve rüzgâr santrallerinin kapladıkları alan karşılaştırması yapılırsa, bir nükleer santral 3,37 km2’lik yatırım alanı arazisine ihtiyaç duymaktadır. 1.000 MW’lık nükleer enerji santralinin yaptığı elektrik üretimine denk elektrik üretecek kadar büyük bir güneş enerjisi santrali nükleer enerji santralinin kapladığı alandan 75 kat, aynı kıyas koşullarında rüzgâr enerjisi santrali ise 360 kat daha fazla yatırım alanı arazisine ihtiyaç duymaktadır[10].
2017 YILI İTİBARİYLE DÜNYA GENELİNDE NÜKLEER SANTRALLERDE
ÜRETİLEN ELEKTRİĞİN BÖLGESEL DAĞILIMI
ÜRETİLEN ELEKTRİĞİN BÖLGESEL DAĞILIMI

Nükleer santraller sahip oldukları güvenlik sistemleri ile doğal olarak çevremizde bulunan radyasyonun ancak %1’i kadar bir etkiye sahiptir. Bu nedenle nükleer santrallerin yanında yerleşim, tarım, balıkçılık ve turizm yapılabilmektedir. Paris, Londra, New York gibi dünyanın en önemli turizm ve yerleşim merkezlerinin yanı başında nükleer santraller mevcuttur.[11]
Radyasyon Kaynakları ve Yüzdeleri[12]

Günlük Hayatta Radyasyon Miktarları[13]
Radyasyon Kaynağı
|
Miktarı
|
Süre
|
Karşılaştırma
|
Pilot ve Uçuş Personeli
|
9 miliSv
|
Bir yılda
|
180 katı doz
|
Bilgisayarlı Tomografi
|
1,1 miliSv
|
Tek seferde
|
55 katı doz
|
Günde 1 Paket Sigara
|
0,2 miliSv
|
Bir yılda
|
4 katı doz
|
Göğüs Röntgeni
|
0,06 miliSv
|
Tek seferde
|
%20 fazlası doz
|
Nükleer Santral Çevresi
|
<0 milisv="" o:p="">0>
|
Bir yılda
Diğer bir Dilemma - Nükleer Santrallerin Kurulumu ve Varlığı
Sera gazı emisyonlarının azaltılmasına olan büyük katkıları göz ardı edilip, radyasyondan dolayı tehlikeli olduğu düşünülen kısmı hep gündemde tutulmaya çalışılan nükleer santrallerin, aslında Türkiye’nin etrafını dört bir taraftan sardığı gerçeği de sözde çevrecilerce hep göz ardı edilmektedir. Mesela, Bulgaristan’da bulunan Belene santrali İstanbul’a 400 km, Romanya’daki Cernovoda Santralı ise 370 km uzaklıktadır. Çok daha garip olanı AB ve ABD’nin “En Tehlikeli[14] Nükleer Santral” ilan ettiği Ermenistan’daki Metsamor santrali Iğdır’a 16 km uzaklıktadır. Ülkemiz bir uçtan diğer bir uca uzaklık olarak yaklaşık 1500-2000 km’dir ve burnunun dibinde bulunan bu santrallerin verebileceği zararlar hiç bir zaman gündeme getirilmemektedir. Sadece ülke sınırları içerisinde yapılması düşünülen santraller gündem olmaktadır.
Enerji İthalatının Cari Açığa Etkileri
Aşağıdaki grafikte görüldüğü üzere; Türkiye’nin cari açığının büyük bir bölümü enerji sektöründen kaynaklanmaktadır. 2017 yılı toplam ithalat miktarı olan $61 milyar doların $32 Milyar, doları (%48) enerji ithalatına ayrılmıştır. Bu oranın 2019 yılında %60’ı aşacağı Orta Vadeli Planda (OVP) öngörülmüştür.
TÜRKİYE’NİN ENERJİ İTHALATI VE DIŞ TİCARET AÇIĞI

Türkiye halen neden geriden geliyor!!!
Ülke bazında bakılırsa Fransa elektrik talebinin yaklaşık %72’sini, Çernobil kazasını yaşayan Ukrayna %55’ini, Belçika %50’sini, İsveç %40’ını, Güney Kore %27’sini, Avrupa Birliği %30 ve ABD %20’sini nükleer enerjiden karşılamaktadır.[15]
Nükleer santrallere sahip ülkelerde insan haklarının geliştiği, çevre bilincinin yaygınlaştığı ve toplumun refah düzeyinin yüksek olduğu görülmektedir. Nükleer santrallerin bulunduğu ülkelerin nüfuslarının toplamı dünya nüfusunun 2/3’ünü aşmaktadır. Bu da göz ardı edilemez bir gerçektir.
Ayrıca, devam eden nükleer enerji santral inşaatlarının nükleer enerjiye talebin gelecekte de artarak devam edeceğinin açık ve belirgin göstergesi olduğu düşünülmelidir.
Nükleer Santrallerin Enerjide Dışa Bağımlılığa Etkisi
Türkiye elektrik üretiminde yoğun olarak kullandığı doğalgazı maalesef ithal etmektedir. Hem ithal edilen hem de sera gazına sebep olan doğalgaz santralleri yerine nükleer enerji santrallerine yönelmek, elektrik üretimindeki yerlilik oranını artıracak ve birim üretim maliyetini düşürecektir.
Aşağıdaki tabloda; 2000-2012 dönemi için ithal kömür, taş kömürü ve asfaltit santralleri üretim toplamının %88’i ithal kaynaklı olarak kabul edilmiştir. Ayrıca, petrol ürünleri kaynaklı üretimin %92’si ve doğal gaz kaynaklı elektrik üretiminin %98’i ithal kaynaklıdır. 2000-2017 yılları arasında elektrik üretiminde dışa bağımlılık oranı %55 olarak gerçekleşmiştir.
ELEKTRİK ÜRETİMİNDE DIŞA BAĞIMLILIK (%)

10.000 MW Kurulu güce sahip yaklaşık 80 milyar kWh üretim kapasiteli nükleer güç santralleri (Akkuyu ve Sinop) devreye alındığında; yaklaşık 16 milyar m3 doğalgaz karşılığı günümüz fiyatlarıyla yıllık yaklaşık 7,2 milyar ABD Doları tutarında doğalgaz ithalat bağımlığından ülkemiz kurtulmuş olacaktır. Nükleer santralin kurulması ile hem doğalgaz ithalatı azaltılmış; hem de baz santral olarak kurulan Doğalgaz Kombine Çevrim Santrallerinin üreteceği karbondioksitin atmosfere verilmesi engellenmiş olacaktır.[16]
Nükleer Enerji İle Elektrik Üretim Maliyetleri
Günümüzde işletilmekte olan nükleer güç santrallerinin ilk yatırım maliyeti diğer enerji üretim teknolojilerine göre daha yüksektir. Bunda yüksek güvenlik ve kalite anlayışı önemli bir rol oynamaktadır. İlk yatırım maliyeti ülkeden ülkeye ve seçilen teknolojiye göre değişmekle birlikte maliyet 2000-2500 $/kW arasındadır. Nükleer santrallerin fosil yakıtlı santrallere göre en önemli avantajı yakıt maliyetinin düşüklüğü (0,3-0,5 cent/kWh) ve üretim maliyetine olan etkisinin görece azlığıdır. Şöyle ki; yakıt maliyetinin iki misline çıkması nükleerde üretim maliyetini %10 etkilerken, aynı durum doğal gaz santrallerinde yaklaşık %60-80 artış getirebilmektedir. Nükleer enerji santralinin üretim maliyetini oluşturan unsurlar ve ortalama maliyetleri aşağıda verilmiştir[17]
İlk Yatırım : 2,28 cent/kWsaat % 63
İşletme-bakım : 0,90 cent/kWsaat % 25
Yakıt* : 0,45 cent/kWsaat % 12
Toplam** : 3,63 cent/kWsaat % 100
İşletme-bakım : 0,90 cent/kWsaat % 25
Yakıt* : 0,45 cent/kWsaat % 12
Toplam** : 3,63 cent/kWsaat % 100
*Atık depolama ve söküm maliyeti hariç (yaklaşık değer 0,2 cent/kWsaat)
**İşletme sırasında yapılacak olan kapital yatırımı hariç
**İşletme sırasında yapılacak olan kapital yatırımı hariç
SONUÇ
Bugüne kadar ülkelerin gelişmişlik düzeylerini ölçen birçok kriter kullanıldı. En yaygın ve en önemli kriter kendi kendine yeten olabilme özelliğidir. Farklı bir ifadeyle, ülkelerin sorun çözebilme yetenekleri gelişmişlik düzeylerinin göstergesidir, diyebiliriz. O halde gelişmekte olan bir ülkenin bu güne kadar gelişememesindeki en önemli nedenlerden biri de enerji kaynaklarının kıtlığı veya daha vahimi sahip olduğu zengin enerji kaynaklarından yeterli enerjiyi elde edememesi olduğu söylenebilir.
Enerjiyi üretebilme yeteneği olmayan ülkeler genelde ithal etme yoluna gitmekte, bu da doğal olarak bütçelerine yük getirmektedir. Aynı zamanda bu yöntem uzun vadeli bir çözüm olmadığı gibi hazırı tüketmek olarak da nitelenebilir. Dolayısıyla, gelişmenin süreci öncelikle iyi bir planlama gerektirmektedir. Bu planlar mutlak suretle ülkenin enerji kaynaklarını faaliyete geçirecek çalışmaları içermelidir. Enerjisiz kalkınma olamayacağı için, kalkınmanın sürdürülebilir olması için, sürekli, ekonomik ve çevre dostu enerji kaynaklarına ihtiyaç vardır. Bu da günümüzün çağdaş enerjisi olan nükleer enerjiden elde edilebilecektir. Nükleer enerjiye karşı oluşturulan tüm önyargılar gelişmekte olan ülkelerin nükleer enerjiye yönelmelerini engellemekten başka bir şey değildir. Özellikle de yenilenebilir enerji kaynaklı santralleri baz yük olan nükleer enerji santrallerine alternatif olarak sunmaya çalışmak, en basit tabiri ile enerji alanında bilgi sahibi olmayanların fikir sahibi olmasıdır.
Türkiye’nin; gelişmiş tüm ülkelerin yaptığı gibi nükleer toryum yakıtlı nükleer santral araştırmalarında mutlaka yer almalı, yerli enerji kaynaklarını ekonomiye kazandırmalıdır.
KAYNAKLAR
2. M.SAV, Düşük Karbon Ekonomisi – EPDK Bülteni, 2012 Ekim, Enerji ve Çevre Dergisi., Türkiye Enerji Ajandası, Sektörel Fuarcılık
3. Nükleer Santraller ve Ülkemizde Kurulacak Nükleer Santrale İlişkin Bilgiler¸ ETKB Yayını, https://www.webtekno.com/uzmanlara-gore-gezegeni-kurtarmanin-tek-yolu-nukleer-enerji-h61128.html Erişim Tarihi: 24 Ocak 2019
4. T.Belen: ESAM Stratejik Araştırma Dergisi, Şubat 2007. S.82
5. http://www.world-nuclear.org/information-library/current-and-future-generation/nuclear-power-in-the-world-today.aspx
6. S. Sultansoy, Prof. Dr. ve T. Belen, Dr., Mimar ve Mühendisler Grubu, 24 Kasım 2018 sunumu ve internet adresi(https://www.nei.org/news/2015/land-needs-for-wind-solar-dwarf-nuclear-plants)nden derlenmiştir.
9. Internet:https://nepud.enerji.gov.tr/tr-TR/Bilgi-Bankasi/Nukleer-Guc-Santrallerinin-Dogalgaz-Ithalatina-Etkisi-Ne-Olacaktir 3.2.2019
[1] EÜAŞ Genel Müdürlüğü Müşavir, öncesinde Çevre Daire Başkanı, İş Güvenliği Daire Başkanı
[2] Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Dr. Öğretim Üyesi, ETK Uzmanı, öncesinde; 58., 59. ve 60.Hükümetlerde Enerji Bakanı Dr. M. Hilmi Güler’in Nükleer Enerji Danışmanı
[4] Literatürde Nükleer santrallerin kapasite faktörü %92 kabul edilmektedir.
[5] M.SAV, Düşük Karbon Ekonomisi – EPDK Bülteni, 2012 Ekim, Enerji ve Çevre Dergisi., Türkiye Enerji Ajandası, Sektörel Fuarcılık
[7] https://www.webtekno.com/uzmanlara-gore-gezegeni-kurtarmanin-tek-yolu-nukleer-enerji-h61128.html Erişim Tarihi: 28 Ocak 2019
[8] T.Belen: ESAM Stratejik Araştırma Dergisi, Şubat 2007. S.82
[9] http://www.world-nuclear.org/information-library/current-and-future-generation/nuclear-power-in-the-world-today.aspx
[10] S. Sultansoy, Prof. Dr. ve T.Belen, Dr., Mimar ve Mühendisler Grubu, 24 Kasım 2018 sunumu ve internet adresi (https://www.nei.org/news/2015/land-needs-for-wind-solar-dwarf-nuclear-plants ) adresinden derlenmiştir.
[11] ETKB, a.g.e. S. 34-37
[14] Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı tarafından çevreye duyarsız ve güvenlik donanımlarının yetersiz bulunduğuna dair iki kez kapatma tavsiye kararı olmasına rağmen, Ermenistan Devleti karara uymayarak santrali işletmeye devam etmektedir.
[17] T.Belen: ESAM Stratejik Araştırma Dergisi, Şubat 2007. S.88
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder